Yunanistan Ελληνική Δημοκρατία Elli̱nikí̱ Di̱mokratía Helen Cumhuriyeti | |
---|---|
Slogan Ελευθερία ή Θάνατος Elefthería i Thánatos Ya Özgürlük Ya Ölüm | |
Yunanistan konumu (koyu yeşil) - Avrupa'da (koyu gri) | |
Başkent ve en büyük şehir |
Atina 37°58′K 23°43′D / 37.967°K 23.717°D |
Resmî diller | Yunanca |
Resmî din | Doğu Ortodoksluk |
Demonim | Yunan |
Hükûmet |
Üniter parlamenter cumhuriyet |
Ekaterini Sakellaropulu | |
• Başbakan | Kiriakos Miçotakis |
• Parlamento Başkanı | Nikos Voutsis |
Yasama organı | Yunan Parlamentosu |
Tarihçe | |
• Osmanlı İmparatorluğu'ndan bağımsızlık | 25 Mart 1821 |
• Tanınma | 3 Şubat 1830 |
11 Temmuz 1975 | |
Yüzölçümü | |
• Toplam | 131.957 km2 (50.949 sq mi) (97) |
• Su (%) | 0,87 |
Nüfus | |
• 2021 tahminî | 10.682.547 (85.) |
• 2011 sayımı | 10.816.286[1] |
• Yoğunluk | 82/km2 (212,4/sq mi) (125.) |
GSYİH (SAGP) | 2021 tahminî |
• Toplam | $325,3 milyar[2] (55.) |
• Kişi başına | $30.495[2] (46.) |
GSYİH (nominal) | 2021 tahminî |
• Toplam | $209,86 milyar[2] (50.) |
• Kişi başına | $19.673[2] (42.) |
Gini (2019) |
▼ 31.0[3] orta · 60. |
İGE (2019) |
0.888[4] çok yüksek · 32. |
Para birimi | Euro (€, EUR) |
Zaman dilimi | UTC+02:00 (DAS) |
• Yaz (YSU) | UTC+03:00 (DAYS) |
Tarih formatı | gg/aa/yyyy |
Trafik akışı | sağ |
Telefon kodu | +30 |
ISO 3166 kodu | GR |
İnternet alan adı |
.gr .ελ |
Yunanistan (Yunanca: Ελλάδα, Elláda (yardım·bilgi) Yunanca telaffuz: [eˈlaða]) ya da resmî adıyla Helen Cumhuriyeti (eskiden Hellas, Yunanca: Ελληνική Δημοκρατία Ellinikí Dimokratía, Yunanca telaffuz: [eliniˈki ðimokraˈti.a]), Güneydoğu Avrupa'da bulunan bir ülkedir. Nüfusu 2021 itibariyle yaklaşık 10,7 milyon olan ülkenin en büyük şehri ve başkenti Atina'dır. Kuzeybatısında Arnavutluk, kuzeyinde Kuzey Makedonya ve Bulgaristan, kuzeydoğusunda Türkiye, doğusunda Ege Denizi, batısında İyon Denizi, güneyinde Girit Denizi ve Akdeniz ile sınırlanan Yunanistan, Avrupa, Asya ve Afrika'nın kavşağında stratejik bir konumda yer almaktadır.
Uzun bir geçmişi olmasına rağmen modern Yunanistan, 1830 yılında kurulmuş oldukça genç bir ülkedir. Klasik Yunanistan'daki şehir devletleri, demokrasinin, Batı felsefesinin, Batı edebiyatının, tarihçiliğin, siyaset biliminin, önemli bilimsel ve matematiksel ilkelerin, tiyatronun ve Olimpiyat Oyunlarının doğduğu yer olarak Batı medeniyetinin beşiği olarak kabul edilir. Bu şehir devletleri, II. Filip tarafından fethedildikten sonra, Büyük İskender ordularıyle Yunan uygarlığını Orta Doğu'ya getirerek daha sonra Hristiyanlığın ortaya çıkıp yayılacağı ortak kültürel alanı yarattı. MÖ ikinci yüzyılda Roma tarafından ilhak edilen Yunanistan, Roma İmparatorluğu'nun ve Yunan dili ve kültürünün baskın olduğu ardılı Bizans İmparatorluğu'nun ayrılmaz bir parçası oldu. On beşinci yüzyılın ortalarında Osmanlı egemenliği altına giren Yunanistan, 500 yıllık Osmanlı hâkimiyetinden sonra 1830'da modern bir ulus devlet olarak ortaya çıktı.
Yunanistan üniter bir parlamenter cumhuriyettir ve gelişmiş bir yüksek gelirli ülkedir. Ekonomisi, önemli bir bölgesel yatırımcı olduğu Balkanlar'ın en büyüğüdür. Birleşmiş Milletler'in kurucu üyesi olan Yunanistan, Avrupa Topluluklarına (Avrupa Birliği'nin öncüsü) katılan onuncu üyeydi ve 2001'den beri Euro bölgesi'nin bir parçasıdır. Ayrıca, aralarında Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Uluslararası Frankofoni Örgütü'nün (OIF) de bulunduğu pek çok uluslararası kuruluşa üyedir.
Günümüzde Türkçe'de bu ülkeyi ve halkını tanımlamak için kullanılan Yunanistan ve Yunan kelimeleri Arapça (اليونان, al-Yūnān), Farsça (یونان, Yūnān) ve İbranice'de (יוון, Yavan) de olduğu gibi Anadolu'da bulunan İyonyalılar'a atfen ortaya çıkmıştır ve Yakındoğu'daki Helenler'i ifade eder.[5] İngilizce, Fransızca ve Almanca da dahil olmak üzere Batı Avrupa'da konuşullan dillerde ise İtalya'nın güneyindeki Grek kolonilerine'e atfen "Grek" (Γραικοί, Graikoí) ismi yaygınlaşmıştır.[5] Yunan kavimleri ve şehirleri kendilerini Helenler diye tanımlamıştır. Bugünkü Yunanistan'ın ismi de "Helen ülkesi" anlamında Katarevusa'da Hellás (Ἑλλάς) ve Modern Yunanca'da Elláda'dır (Ελλάδα).[5] Bununla birlikte Helenler, Roma ve Bizans İmparatorluğu döneminde kendilerini Romalı (Ρωμιοί, Romioi) olarak adlandırmışlar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından bu yüzden Rum diye anılmışlardır.[5] Helen ismi 1830'da Yunanistan'ın bağımsız bir devlet olarak kurulmasına kadar tarihe karışmış ve yeni kurulan devletin, köklerini doğrudan eski Yunan medeniyetine dayandırdığından Hellas adını yeniden canlandırmıştır.[5]
Yunanistan bir dağlar ve adalar ülkesidir.[5] Ülkedeki en büyük adalar sırasıyla Girit, Eğriboz, Midilli ve Rodos'tur.[5] Kıta Yunanistan'ı, kuzeyde Dinar Alpleri'nin bir uzantısı olan Pindus Dağları'nın hakimiyetindedir.[5] Pindus, Yunanistan'ı yüksek yağış alan batı bölgesi ve az yağış alan doğu bölgesi olarak ikiye ayırır.[5] En yüksek dağ, antik tanrıların efsanevi evi olan ve 2917 metre yüksekliğindeki Olimpos Dağı'dır.[5] Diğer önemli sıradağlar, kuzeydeki Rodoplar ve güneydeki Peleponez Dağları'dır.[5] Biri Teselya'da, diğeri Orta Makedonya'da olmak üzere iki ana ova vardır.[6] Yunanistan'ın ulaşıma elverişli nehirleri yoktur; en uzun nehir kuzeydeki Aliakmonas'tır.[5] Diğer başlıca nehirleri Meriç, Mesta, Struma ve Vardar'dır.[6]
Doğuda Ege Denizi, güneyde Akdeniz ve batıda İyon Denizi ile sınırlanmış olan Yunanistan'ın orta ve güney kesimlerde zakkum, kızılçam, mersin, defne, meşe, zeytin ve ardıç ağaçlarının da yetiştiği Akdeniz iklimine has maki örtüsü hâkim iken kuzey ve batıdaki yüksek alanlarda başta meşe olmak üzere geniş yapraklı ormanlar yer alır.[6] Ormanlık alanlar ülke arazisinin yaklaşık beşte birini kaplar.[5]
Yunanistan'da hâkim iklim büyük ölçüde Akdeniz iklimi'dir: Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer.[6][5]
Kuzey ve iç kesimlerinde kışların daha sert geçtiği ülkede, kışın genellikle ılık, nemli, batı rüzgarlarının etkisi görülür.[6][5] Kuzeyden esen Bora ise sıklıkla soğuk hava dalgalarına neden olur.[6][5]
Yaz boyunca sıcaklık rüzgâr yönüne göre değişir: Güneybatıdan esen Siroko, sıcaklığı 40 °C'nin üstüne çıkarabilirken kuzeybatıdan esen Etezien sıcaklığı ve nem oranını düşürür.[6][5]
Yıllık ortalama yağış miktarı, Pindus Dağları'nın etkisiyle genellikle batıdan doğuya ve kuzeyden güneye gittikçe azalır.[6][5] Yağış miktarının en yüksek olduğu kuzeybatıda yer alan Korfu'da 1320 milimetreyi bulan yıllık yağış, Atina'da 400 mm., Girit'te ise 640 mm. civarındadır.[6][5]
Uygarlıklar | ||
---|---|---|
Uygarlık | Dönem | Merkez |
Miken | MÖ 1600–1100 | Mora[7] |
Minos | MÖ 2700–1500 | Girit[8] |
İlk insanlar Yunanistan'da 200.000 veya daha fazla yıl önce dolaştı ve kuzey anakarada MÖ 7000'e kadar uzanan Neolitik tarım izleri var.[5] Tunç kullanan Yunanca konuşanlar MÖ 2000 civarında geldi ve Miken, Tirins ve Pilos'taki müstahkem saraylar etrafında günümüzde Miken uygarlığı olarak adlandırılan bir kültür gelişti.[5][9] Medeniyetleri MÖ 1200 civarında Bronz Çağı Çöküşü ile sona erdi ve bunu yüzyıllarca süren bir "karanlık çağ" izledi.[5][8] Bu dönemin sonunda, MÖ 800 civarında, şehir devletleri ortaya çıktı ve Yunanlılar, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarındaki koloni kurmaya başladılar.[5][7]
Klasik dönem, Atina ve diğer şehir devletlerinin büyük düşünürler ve sanatçılar yetiştirdiği ve dünyanın ilk demokrasilerini yarattığı altın çağdı.[11] Bu dönem, Akropolis ve diğer büyük tapınakların inşa edildiği, Sofokles, Euripides ve Eshilos tarafından büyük trajedilerin yaratıldığı ve Aristoteles ve Platon tarafından ünlü felsefe okullarının kurulduğu dönemdi.[12] Ancak, bu dönem aynı zamanda dolambaçlı siyaset, savaş ve kan dökülen bir dönemdi.[11] MÖ 490'dan itibaren Pers tehdidiyle karşı karşıya kalan Yunan şehirleri, Perslere karşı ittifak kurarak MÖ 479'da Pers ordusunu İstefe yakınlarındaki Plataea'da yenerek Pers tehdidine son verdiler.[11]
Klasik dönem | ||
---|---|---|
Olay | Tarih | |
İlk Olimpiyatlar | MÖ 776[13] | |
Atina'da demokrasi | MÖ 508 | |
Pers-Yunan savaşları | MÖ 500-479 | |
Atina'nın Altın Çağı | MÖ 480-404 | |
Peloponez Savaşı | MÖ 431-404 | |
İskender'in fetihleri | MÖ 334-323 | |
İskender'in ölümü | MÖ 323 |
Bu zaferi, şehir devletlerinden Atina, Sparta ve İstefe'in iktidar için boğuştuğu bir dönem takip etti.[11] Atina ve Sparta arasındaki Peloponez Savaşı MÖ 431'de başladı ve Sparta'nın 27 yıl sonra Atina'yı boyun eğdirmesiyle sona erdi.[11] Sparta, MÖ 371'de Thebai tarafından yenildi.[11] Bölünmüş ve zayıflamış şehir devletleri MÖ 338'de Makedonya Kralı II. Filip tarafından kolayca fethedildi.[11]
II. Filip, şehir devletlerini fethinden iki yıl sonra öldürüldü.[12] Oğlu ve halefi İskender, babası tarafından inşa edilen imparatorluğu Hindistan alt kıtasına kadar genişletti.[12] Saltanatı, Yunan dili, dini ve kültürünün fethedilen topraklara yayılmasıyla birlikte bir Yunan kültürel hegemonyası dönemi getirdi.[12] MÖ 323'te ölümünden sonra, İskender'in generalleri imparatorluğu kendi aralarında bölerek Yunan dilini ve kültürünü antik dünyaya yayan ve Roma'nın Yunanistan'ı fethine kadar süren bir dizi Helenistik krallık yarattılar.[12]
Roma ve Bizans dönem | ||
---|---|---|
Olay | Tarih | |
Roma hakimiyeti | MÖ 146[13] | |
Hristiyanlık resmî din | MS 380[13] | |
Son Olimpiyat | MS 393 | |
Katolik-Ortodoks ayrılığı | MS 1054 | |
Konst. Kuşatması | MS 1024 | |
İstanbul'un fethi | MS 1453 |
Romalılar, MÖ 146'da Korint'in yağmalanmasıyla Yunanistan'ın nihai kontrolünü ele geçirdikten sonra Yunanistan, Roma İmparatorluğu'nun kültür merkezi haline geldi.[14] Korint, Jül Sezar altında görkemli bir şekilde yeniden inşa edildi ve büyük bir eyalet başkenti oldu.[14] Delfi ve Dodona gibi kutsal yerler Romalı turistleri çekti ve ticaret gelişti.[14]
Roma Yunanistanı Roma'nın yükselen gücü, Yunanistan'ın MÖ 146'da Korint'in yağmalanmasından sonra bir Roma eyaleti haline gelmesiyle sonuçlandı ve bunu görece bir sakinlik dönemi izledi.[15] Yunan kültürünün ateşli hayranları olan Romalılar, oğullarını eğitim görmeleri için Atina'ya göndererek burayı bir kültür merkezi haline getirirken, Roma imparatorları şehre ve ülkenin diğer bölgelerine büyük anıtlar bağışladı.[15] Hristiyanlık bu dönemde bölgeye tanıtıldı, Pavlus MS 49-61 döneminde bölgeyi dolaştı.[15]
MS 323'te İmparator Konstantin, imparatorluk başkentini Bizans şehrine taşıdı ve adını Konstantinopolis olarak değiştirdi.[15] Yakın zamanda din değiştiren biri olarak, Hıristiyanlığı resmi devlet dini haline getirdi. Konstantin'in halefleri büyük kiliseler ve manastırlar inşa ettiler, ama aynı zamanda antik Yunan kültürünün, dininin ve felsefesinin son kıvılcımlarını da söndürdüler.[15]
Doğu Roma İmparatorluğ'nda İstanbul'un önemi nedeniyle Yunan dünyasının siyasî, dinî ve kültürel merkezi olmuş olan Atina hızla gerilemeye başladı.[15] Atina'daki Yeni Platonculuk Akademisi'nin 529'da İmparator Justinianus tarafından kapatılmasıyla Atina, bir taşra kasabasına geriledi.[15]
Bizans İmparatorluğu, İstanbul 1204'te Haçlıların eline geçene kadar Yunanistan'ı yönetti.[15] Bu Frank yağmacıları ve Venedikli müttefikleri, Yunan anakarasını ve adalarını aralarında bölerek çeşitli küçük krallıklar ve prenslikler yarattı.[15] İmparatorluk, İstanbul'u geri aldı ve 1259'da Pelagonya'da Frank prenslerini yendikten sonra Yunanistan anakarasının çoğunu geri aldı.[15]
13. yüzyılda doğudan yeni bir tehdit büyümeye başladı.[5] Osmanlı Türkleri 1430'da Selanik'i ele geçirdi ve on üç yıl sonra 1453'te İstanbul'un çok önemli fethi Bizans İmparatorluğu'nu sona erdirdi.[5]
Gelecek 200 yıl boyunca Venedik Cumhuriyeti ile anakara Yunanistan ve adalar üzerinde çatışan Osmanlı Devleti, Kıbrıs ve Girit sırasıyla 1571 ve 1670'de ele geçirdi.[16][5] 1571'de İspanyol müttefikleri ile Korint Körfezi'ndeki İnebahtı'da bir Osmanlı donanmasını yok eden Venedikliler, 1715'e gelindiğinde sadece Korfu ve İyon Adaları'nı elinde tutabildiler.[5]
Millet sistemini uygulamış, dinlerini ve dillerini koruyan Yunanlılar, Osmanlı topraklarının dünya ekonomisine entegrasyonu döneminde büyük bir tüccar ağı geliştirdiler.[5]
Osmanlı Devleti, Yunanistan'ı aldığında Millet sistemini uygulamış, dinlerini, dillerini, görünüşlerini değiştirmelerine zorlanmamıştır.[5] Tüccar Yunan seçkinleri, Osmanlı otoritesinin gerilemesi sürecinde Batı'dan gelen milliyetçilik ve liberalizm ruhunu Yunan topraklarına taşıdılar.[5]
Osmanlı yönetimine karşı Yunan Bağımsızlık Savaşı, 1821'de başladı ve neredeyse on yıl sürdü.[5] Başarı, büyük ölçüde yabancıların müdahalesi sayesinde geldi. Fransa, Rusya ve İngiltere müdahale edip Osmanlı donanmasını Navarin'de batırana kadar Osmanlılar üstünlüğü ele geçirmeye yakın görünüyordu. 1821'de Osmanlılar yeni Yunan Cumhuriyeti'ne bağımsızlık vermeye zorlandı, ancak Türkiye batı, orta ve kuzey anakarasının çoğunu elinde tuttu.[5] Bu dönem aynı zamanda tüm Yunan halkını tek bir bayrak altında toplamayaı amaçlayan "Megalo İdea"nın de başlangıcıydı.[17][5] Cumhuriyetin ilk cumhurbaşkanı Kapodistrias, 1831'de suikasta uğradı ve rejim çöktü.[5]
Büyük Güçler, Bavyera prensi Otto'yu Helenlerin Kralı olarak kabul ettirdi.[5] Başkentini Atina'ya taşıdı ve şehri büyük Neo-Klasik tarzda yeniden inşa etmeye başladı.[5] 1863'te liberal subaylar ve politikacılar tarafından devrilen Otto yerine Danimarka doğumlu I. Yeoryos Büyük Güçler tarafından atandı ve yönetim biçimi anayasal meşrutiyet olarak değiştirildi.[5] Sonraki yüzyılda Yunanistan, 1910'da başbakan seçilen Venizelos'un başarılı siyaseti ile toprak ve nüfus bakımından iki katına yakın büyüdü.[5]
Bağımsızlık sonrası | ||
---|---|---|
Olay | Tarih | |
Yunan İsyanı | 1821 | |
Londra Konferansı | 1832 | |
Navarin Savaşı | 1827 | |
Balkan Savaşları | 1912-13 | |
Sevr Antlaşması | 1920 | |
Lozan Antlaşması | 1923 |
Modernleşme 19. yüzyılın ikinci yarısında hız kazandı.[5] Buharlı gemiler yelkenli gemilerin yerini almaya başladı ve ilk demiryolu 1869'da Atina ile Pire arasında açıldı.[5] Ancak Yunan politikacılar için amaç, Osmanlı İmparatorluğu'nun elindeki toprakların kurtarılmasıydı.[5]
1917'de Megali İdea'nın (“Büyük Fikir”) destekçileri, Yunanistan'ın Türkiye'nin büyük etnik Rum nüfusa sahip bölgelerini ele geçirmesini istedi ve hatta İstanbul'u yeniden fethetmeyi hayal etti.[17][5] Ancak, Anadolu'nun Yunan işgali, Yunan tarihyazımında "Anadolu Felaketi" (Μικρασιατική καταστροφή, Mikrasiatiki katastrofi) olarak adlandırılan yenilgiyle sonuçlandı.[17][5]
Bu yenilgi, Yunanistan'da II. Dünya Savaşı'na kadar devam eden bir istikrarsızlık dönemine yol açtı.[5] Askerî yönetim, Kral II. Georgios'u ülkeyi terk etmeye zorladı.[5] 1924'te, Osmanlılar'dan kurtuluşun anma günü olarak kutlandığı 25 Mart günü Yunanistan'da cumhuriyet ilân edildi.[5] Yapılan seçimlerin ardından Venizelos yönetime geldi.[5]
Yoksul mülteciler 1923'te Türkiye'den Atina ve Selanik'e akın etti ve 1920'ler ve 1930'lar bir yoksulluk, yoksunluk ve siyasi kaos zamanıydı.[5] 1936'da General İoannis Metaksas, demokratik özgürlük pahasına bir miktar istikrar getiren otoriter bir 4 Ağustos Rejimi'ni (Καθεστώς της 4ης Αυγούστου, Kathestós tis tetragtis Avgoústou) kurdu.[18][5]
Yunanistan, 1940'ta II. Dünya Savaşı sırasında İtalyan işgaline başarıyla direndi, ancak 1941'de Alman birlikleri tarafından yenildi ve işgal edildi.[5]
İşgalin 1944'te sona ermesiyle rahatlayan Yunanistan'da, milliyetçi gruplar ve komünistler arasında çatışmalar başladı.[5] Üç yıllık bir iç savaş yaşandı.[5] Savaş Yunanistan'ı yoksul, istikrarsız ve bölünmüş durumda bıraktı. Daha sonra siyasî istikrarsızlık baş gösterdi.[5]
Bu istikrarsızlıktan yararlanan bir grup ordu subayı, 1967'de hükümeti devirdi ve "Albaylar cuntası" (Χούντα των Συνταγματαρχών, Choúnta ton Syntagmatarchón) olarak bilinen kurarak Kral II. Konstantin'i devirdi.[5] Atina'da bir öğrenci ayaklanmasının acımasızca bastırıldığı 1973 yılına kadar çok az direniş oldu. Diktatörlüğün Kıbrıs hükümetine karşı darbeyi desteklemesi, Türk işgaline ve adanın bölünmesine yol açtı ve Yunanistan'da rejimin çöküşüne yol açan siyasi bir krizi tetikledi.[5] Monarşiyi geri getirmemeyi seçen bir halkoylamasının ardından 11 Haziran 1975'te demokratik ve cumhuriyetçi bir anayasa ilan edildi.[5]
Yunanistan, 1981'de Avrupa Topluluğu'na (şimdi Avrupa Birliği) katıldı ve AT fonları, ülkenin altyapısının büyük ölçüde iyileştirilmesine yardımcı oldu.[5] Paket turizm de hızla yükseldi ve 1990'lar patlama yıllarıydı.[5] Ancak 2010 yılında, yıllarca sorumsuz borçlanma, ekonominin neredeyse çöküşüne yol açtı.[5] Hükümet, alacaklılarına mali kurtarma için yalvarmak ve kamu harcamalarını kısmak zorunda kaldı ve bu da toplumsal huzursuzluğa neden oldu; ancak on yıllık kemer sıkma politikasının ardından ekonomi toparlanma belirtileri göstermeye başladı.
Yunan politikası terimleri | ||
---|---|---|
Yer | Önem | |
Maksimos | Başbakanlık makamı | |
Çolakoğlu hükümeti | İşbirlikçi/hain |
Yunanistan üniter bir parlamenter cumhuriyettir.[5] 1967-74 askeri diktatörlüğünün çöküşünün ardından 1975'te tanıtılan mevcut anayasa, başlangıçta cumhurbaşkanına önemli yetkiler verdi, ancak 1986'da anayasada yapılan revizyonlar cumhurbaşkanlığı yetkilerini büyük ölçüde törensel hale getirdi.[5] Devlet başkanı olan Cumhurbaşkanı, tek kamaralı Yunan Parlamentosu (Βουλή, Vouli) tarafından seçilir ve beş yıllık iki dönem görev yapabilir.[5]
Başbakan, hükümetin başıdır ve geniş yetkilere sahiptir, ancak yasama organının güvenini yönetebilmelidir.[5] İkincisi, tek kamaralı Yunan Parlamentosu, doğrudan genel oyla dört yıllığına seçilen 300 milletvekilinden oluşur; anayasayı değiştirme yetkisine sahiptir.[5] Oy kullanmak zorunludur.[5] Yunan seçim sisteminin ayırt edici bir özelliği, görevdeki hükümetlerin seçim yasasını kendi siyasi avantajlarına uyacak şekilde değiştirmesi uygulamasıdır.[5] Bununla birlikte, 2001'deki bir başka anayasa revizyonu turu, siyasi operasyonlarda daha fazla şeffaflık sağlayarak siyasi suistimallere karşı güvenceler getirdi.[5]
Geleneksel siyasetin birçok unsuru, özellikle de parti sisteminin kişilik temelli doğası Yunanistan'da kalmıştır.[5] Partiler büyük ölçüde liderlerinin karizmasına bağlıdır ve himaye her düzeyde önemlidir.[5]
21. yüzyılın başlarında başlıca siyasi partiler arasında Yeni Demokrasi (Nea Dimokratia; ND), Panhelenik Sosyalist Hareket (PASOK), Radikal Sol Koalisyon (SYRIZA) ve Yunanistan Komünist Partisi (KKE) vardı.[5] Kıdemli muhafazakar politikacı Konstantinos Karamanlis tarafından kurulan Yeni Demokrasi, devletin gücünü sınırlamayı ve özel girişimleri ve piyasa ekonomisini teşvik etmeyi amaçlayan “neoliberal” politikaları sürekli olarak destekledi.[5] PASOK, bağımsız bir dış politikaya ve değiştirilmiş bir sosyalizm biçimine olan güçlü bağlılığını sürdürdü.[5]
Yeni Demokrasi (1974–)
Panhelenik Sosyalist Hareket (PASOK) (1974–)
Radikal Sol Koalisyon (SYRIZA) (2012–)
Yunanistan Komünist Partisi (KKE) (1918–)
Yargı, esasen Kıta Avrupası'nda yaygın olan Roma hukuk sistemidir.[5] En yüksek iki mahkeme, hukuk ve ceza davalarına bakan Yüksek Mahkeme (Άρειος Πάγος, Áreios Págos) (en) ve yönetim anlaşmazlıklarından sorumlu olan Danıştay'dır (Συμβούλιο της Επικρατείας, Symvoúlio tis Epikrateías) (en).[5]
2011 yılında Kallikratis Planı adı verilen plana göre idari olarak yeniden düzenlenen Yunanistan, her birinin başkanı merkezi hükümet tarafından atanan yedi apokentroménes dioikíseis'e ("merkezi olmayan yönetim") bölünmüştür.[19] Bu birimler ayrıca, önceki idari yapı altında var olan 13 coğrafi çapı (bölge) yansıtan 13 periferiye ("bölge") ayrılmıştır.[19] Yerel yönetimin bir sonraki düzeyinde, 74 perifereiakés enótites ("bölgesel birim") bulunur.[19] Son olarak, bu idari birimlerin en küçüğü 325 dímoi'dir ("belediye").[19]
1952'de Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü'ne (NATO), 1961'de Avrupa Topluluğu'nun (AK) ortak üyesi ve 1981'de tam üye olan Yunanistan, Batı sisteminin oluşturduğu kurumlara üyedir.[5]
Tarihsel olarak, Yunan dış politikası bir dizi zıt kutup aracılığıyla daha iyi anlaşılabilir.[5] 1922'ye kadar Yunanistan, güneydoğu Avrupa'daki bölgesel statükodan memnun olmayan ve mümkün olduğunca çok sayıda Osmanlı Rumunu bünyesine katmak için genişlemeye çalışan revizyonist bir devletti.[5] Bağımsız varlığının ilk yarısında Yunanistan'ın dış politikası, saldırgan dürtüleri ve ülkenin sınırlı kaynakları arasında tehlikeli bir dengeleme eylemiydi.[5] 1922'deki Küçük Asya felaketi'nin ardından Yunanistan, bölgedeki sınırların zorla değiştirilmesine şiddetle karşı çıkan muhafazakar bir güç haline geldi.[5]
Büyük güçlerin korumasına bağımlı küçük bir devlet olan Yunanistan, Akdeniz'deki baskın deniz gücü olan Britanya İmparatorluğu ile Doğu Avrupa'daki baskın kara gücü olan Rus İmparatorluğu arasında ikilemde kaldı.[5] Yunanistan'ın Akdeniz'de koruma gereksinimleri yüzünden Yunanistan, dış politikasını dinsel yakınlık duymuş olduğu Rusya'dan çok Britanya İmparatorluğu'na yöneltmesine neden olmuştur.[5]
1947'den sonra Amerika Birleşik Devletleri, Akdeniz'deki baskın deniz gücü ve Yunanistan'ın hamisi olarak İngiltere'nin yerini aldı.[5] İngiltere ve ABD ile ittifak, Yunanistan'a, Balkan komşularıyla karşılaştırıldığında ülkenin liberal ve demokratik geleneklerinin güçlendirilmesi de dahil olmak üzere çeşitli tali faydalar sağladı.[5] 1950'lerden bu yana Yunanistan'ın ana dış politika sorunu, Yunanistan'ın Ege, Trakya ve Kıbrıs'ta Helenizm'e karşı "doğudan gelen tehlike"dir (Türkiye).[5] Yunan halkı, ABD ve Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi dizginlemek için yeterli çabayı göstermediğini hissetse de Yunanistan, Türkiye nedeniyle Batı ittifakına daha da bağımlı hale gelmiştir.[5]
1989'da Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle Güneydoğu Avrupa'nın en zengin ve en eski demokrasisi olan Yunanistan, ABD’nin Ortadoğu ve Kafkasya kadar önem atfettiği Balkanlar'da kendi nüfuz alanını yaratmaya girişti.[5] Sınır değişikliklerinden korkan Yunanistan, eski Yugoslavya'nın parçalanmasına karşı çıkarak Slobodan Miloseviç'in politikalarına destek verdi.[5] Son olarak, 1991'den beri Yunanistan, Makedon milliyetçiliğini etkisiz hale getirmek için yalnız bir diplomatik politika izledi.[5]
Yunanistan, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki müttefikleri ile ortaklığını yenilemeye çalışırken, özellikle 1999'dan sonra Türkiye'nin Avrupalılaşması ile bir angajman politikası benimsemiştir.[5]
Kara, deniz ve hava kuvvetlerinden oluşan Yunanistan Silahlı Kuvvetleri, 20. yüzyıl boyunca siyasi hayatın önemli bir hakemiydi.[5] Yunanistan'ın savunma harcamaları, NATO'nun en yüksek harcamalarından biridir, ancak büyük ölçüde ülkenin geleneksel düşmanı Türkiye ile meşgul olmasından kaynaklanmaktadır.[5] Erkekler için zorunlu askerlik evrenseldir ve kadınların hizmet için gönüllü olma hakları vardır.[5]
Ekonomi istatistikleri | |||
---|---|---|---|
Konu | 2019 | 2020 | |
İşsizlik oranı[20] (%) | 17,3 | 16,9 | |
Ulusal borç[21] (milyar $) | 442 | 446 | |
Ulusal borç/GYSİH[22] (%) | 210 | 201 | |
Turizm geliri[23] (milyar $) | 38,1 | 14,8 | |
Turizm geliri/GYSİH[24] (%) | 20,3 | 8,7 | |
Turist sayısı[25] (milyon) | 25 | 7,4 |
Genellikle "yüksek gelirli" olarak tanımlanan Yunanistan, Avrupa Birliği'nde en az gelişmiş ekonomilerden biri olarak kalmıştır.[5] 2021 yılına gelindiğinde Yunanistan'ın kişi başına geliri, Avrupa Birliği ortalamasının %51'ine denk gelmektedir.[5]
Yunan ekonomik büyümesi geleneksel olarak çoğunlukla endüstri ve tarım dışı sektörlere dayanmaktadır.[5] Yunan devleti, üretime yatırım yapmak için bazı teşvikler sağlamaya çalıştı ama pek başarılı olamadı.[5] Militan sendikalar, esnek olmayan Yunan işgücü piyasası, küçük bir iç pazar, artan dış rekabet, hantal bir düzenleyici rejim, bürokrasi, artan çevresel hassasiyetler ve ülkedeki ekonomik istikrarsızlık, endüstri gelişiminin en büyük engelidir.[5] Avrupa Birliği'nin Ortak Tarım Politikası'ndan büyük ölçüde yararlanmış olan Yunanistan tarım sektörü yine de gelişmemiştir.[5] Arazinin dağlık olması ve yazların kurak geçmesi Yunanistan'da tarımın başlıca engelleridir.[5] Birim alandan alınan verim düşüktür.[5]
Nakliye, turizm ve yurt dışındaki işçilerin gönderdiği döviz, ekonominin temel dayanaklarıdır.[5] En büyük işveren, tam sayı bilinmemekle birlikte, yaklaşık 700.000 kişiye veya işgücünün %15'ine istihdam sağlayan kamu sektörüdür.[5] Yunanistan dış gelirlerinde büyük açık veren bir ülkedir.[5] İhracatın ithalatın yalnızca %40'ını karşıladığı ülkede kamu harcamalarında israf, vergi kaçırma,[8] yolsuzluk ve borçlanma başlıca yapısal sorunlardır.[26] 2010 yılı sonunda iflâsın eşiğine gelen ekonomi, Avrupa Birliği ve IMF'nin yaklaşık 300 milyar Avroluk (346 milyar $) maddî desteğiyle canlandırılmaya çalışılmaktadır.[27]
Kurtarma programlarıyla bağlantılı olarak uygulamaya konulan kemer sıkma politikaları nedeniyle Yunanistan'ın GSYİH'sında 2008-2018 arasında %25'lik bir düşüş oldu.[28][29]
Savaşlar arası dönemde Anadolu'dan gelen mülteci akını, ihtiyaç duyulan vasıflı ve ucuz işgücünü sağlayarak ve iç talebi genişleterek sanayileşmeyi hızlandırdı.[27] Yunan endüstrisi 1950'lerde ve 1960'larda İç Savaş'tan sonra müdahaleci bir devlet, kentleşme, korumacılık, elverişli bir vergi rejimi ve düşük sendikalaşma düzeylerinin yardımıyla yükseldi.[27] Ancak, 1970'lerdeki dünya ekonomik krizi, 1974'te cuntanın düşmesinin ardından artan emek talepleri, Yunanistan'ın 1981'de Avrupa Topluluğu'na (AK) girmesinden sonra korumacılığın sona ermesi ve 1981'den sonra sosyalist ekonominin kötü yönetimi, ekonomik krize yol açtı.[27]
1981 ile 2008 arasında 150 milyar dolara yakın Avrupa Birliği fonu alan Yunanistan'ın ekonomisi bu dönemde hızla büyüdü.[30][31] Fakat, Avrupa Birliği fonlarının verimsiz bir Yunan devleti aracılığıyla harcanması, genellikle yolsuzluğu beslemiş ve yerel reformların aciliyetini azaltmıştır.[32]
Yunanistan'ın Avro kullanmaya başlaması, ülke için büyük bir nimetti.[33] 30 yıllık enflasyonist politika ve yumuşak paradan sonra Yunanistan, güçlü bir para birimi elde etti ve avronun getirdiği düşük faiz oranlarından büyük ölçüde yararlandı.[33] Avro ile beraber tahvil piyasaları artık yüksek enflasyon veya devalüasyon konusunda endişelenmek zorunda değildi. Daha düşük faiz oranlarının yol açtığı kredi patlaması, harcama savurganlığını teşvik etti.[33]
Ancak güçlü GSYİH büyümesi, kamu maliyesinin altında yatan zayıflığı maskeledi.[34] Kamu borç oranı düştü, ancak bunun nedeni nakit olarak GSYİH'nın borçtan daha hızlı büyümesiydi.[35] Büyük bütçe açıkları devam etti.[34] Yunanistan, Euro'ya güvenli bir şekilde girdikten sonra, gerçekten de Mali kontrolünü gevşeten Yunanistan, 2003'ten beri büyük bütçe açıkları vermeye başladı.[34] Yunanistan'ın enflasyon oranı, Euro bölgesi ortalamasının üzerinde kalmasına ve ülkenin rekabet gücüne zarar vermesiyle sonuçlandı.[34]
Tarihî nüfus | ||
---|---|---|
Yıl | Nüfus | %± |
1928 | 6.204.684 | — |
1940 | 7.344.860 | %+18.4 |
1951 | 7.632.801 | %+3.9 |
1961 | 8.398.050 | %+10.0 |
1971 | 8.831.036 | %+5.2 |
1981 | 9.729.350 | %+10.2 |
1991 | 10.258.364 | %+5.4 |
2001 | 10.964.020 | %+6.9 |
2011 | 11.123.392 | %+1.5 |
2021 | 10.682.547 | %−4.0 |
2021 sayımında 10.682.547 olan nüfusun %95'ini Yunanlılar oluşturur.[36] Nüfusun çoğunluğunu 1923 Lozan Antlaşması sonucunda gerçekleşen 1924 nüfus mübadelesiyle ülkeye Türkiye'den gelen, 1,5 milyon Karamanlılar ve Gagavuzlar dahil olmak üzere Rum-Hristiyan Ortodoks nüfus oluşturur.[37][38]
Yunan hükümeti tarafından resmen tanınan tek azınlık, varlığı 1923 Lozan Antlaşması'nda kabul edilen Müslüman azınlıktır.[38][5] Bununla birlikte, Yunanistan'ın nüfusu kendilerini Batı Trakya, Girit ve On İki Ada'da yaşayan Türkler (% 0,9), Makedonlar (% 1,5), Arnavutlar (% 0,6) ve Çingeneler olarak tanımlayanları içermektedir.[5]
Komşu ülkelerden yalnız Güney Kıbrıs, Arnavutluk ve Türkiye'de sözü edilecek düzeyde Yunan toplulukları yaşar.[38] Buna karşılık Birleşik Krallık, Kanada, Amerika Birleşik Devletleri,[39] Arjantin ve Avustralya[40] oldukça büyük bir Yunan göçmen topluluklarını barındırır.[5]
Hızla yaşlanan Yunanistan'ın ortalama yaşı 2020'de 45,6 olup, nüfusun %13,66'sı 65 yaş ve üzeri, %64,06'sı 15-64 yaş arasında ve %22,28'i 14 yaş ve altıydı.[41] Ülkenin hızla yaşlanması, doğurganlık oranının 1,41'e düşmesiyle ilişkilidir.[38]
Yunanistan, ayrıca Avrupa Birliği'ne girmeye çalışan yasadışı göçmenler nüfusa sahiptir.[38] Çoğunlukla Türkiye sınırındaki Meriç Nehri'nin yanı sıra Midilli, Sakız, İstanköy ve Sisam giriş yapan yasadışı göçmenlerin çoğunluğunu Afganlar, Pakistanlılar ve Bangladeşliler oluşturur.[38]
Yunanistan büyük şehir ve merkezleri Yunanistan İstatistik Kurumu 2011 Sayımı[42] | |||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
Sıra | Şehir ismi | Bölge | Nüfus | Sıra | Şehir ismi | Bölge | Nüfus | ||
Atina |
1 | Atina | Attika | 3.218.218 | 11 | Dedeağaç | Doğu Makedonya ve Trakya | 57.812 | Patra |
2 | Selanik | Orta Makedonya | 789.191 | 12 | İskeçe | Doğu Makedonya ve Trakya | 56.122 | ||
3 | Patra | Batı Yunanistan | 167.446 | 13 | Katerin | Orta Makedonya | 55.997 | ||
4 | Kandiye | Girit | 153.653 | 14 | Kalamata | Mora | 54.100 | ||
5 | Larisa | Teselya | 144.651 | 15 | Kavala | Doğu Makedonya ve Trakya | 54.027 | ||
6 | Volos | Teselya | 118.707 | 16 | Hanya | Girit | 53.910 | ||
7 | Yanya | Epir | 65.574 | 17 | Agrinyo | Batı Yunanistan | 53.433 | ||
8 | Tırhala | Teselya | 61.653 | 18 | Lamya | Orta Yunanistan | 52.006 | ||
9 | Halkida | Orta Yunanistan | 59.125 | 19 | Gümülcine | Doğu Makedonya ve Trakya | 50.990 | ||
10 | Serez | Orta Makedonya | 58.287 | 20 | Rodos | Güney Ege | 49.541 |
Yunan dili, yazılı metini bulunan en eski Hint-Avrupa dillerinden biridir ve en eski yazılı biçimi (Linear B) MÖ 15. yüzyıla kadar uzanır.[5] Yeni Ahit'in dili olan Koine (Ελληνιστική Κοινή, Ellinistikí Kiní) ve Bizans Yunancası, Yunanca'nın orta evrelerini temsil eder.[5] Bunlar nihayetinde 19. yüzyılda yerini Modern Yunanca'ya (Ελληνικά, Elliniká) bıraktı (Koine Rum Ortodoks Kilisesi tarafından kullanılmaya devam etmektedir).[5] Modern Yunanca, Standart Modern Yunanca ve Çakonca (τσακώνικα), Pontus (Ποντιακή διάλεκτος, Pontiakí diálektos; Pontus Rumcası: Ρωμαίικα Roméika) ve Kapadokya (Καππαδοκική διάλεκτος, Kappadokikí diálektos) gibi çeşitli bölgesel lehçelerden oluşur.[5]
Standart Modern Yunanca resmi devlet dilidir ve iki tarihsel biçimin bir karışımıdır: Yaygın olarak konuşulan Demotiki (Δημοτική, Dimotikí) ve 1970'lerin ortalarına kadar resmi hükümet belgelerinde ve gazetelerde görünen, esasen yazılmış, kasıtlı olarak Antik Yunanca'ya benzetilmiş Katarevusa (Καθαρεύουσα, Katharévousa).[5]
Resmi olarak tanınmamasına rağmen, ülkede konuşulan azınlık dilleri arasında Türkçe, Makedonca, Arnavutça, 15. yüzyılda Arnavutluk'tan bölgeye göç eden Arnavutlar tarafından konuşulan Arvanitçe, Bulgarca, Romanca ve Megleno-Rumence bulunmaktadır.[5]
Uzun Osmanlı yönetimine rağmen, Lozan Antlaşması'na takiben nüfus aktarımı sebebiyle nüfusun neredeyse tamamı Yunanistan Kilisesi'ne (Rum Ortodoks Kilisesi) bağlıdır.[5] Otosefal (dinsel açıdan bağımsız) bir Doğu Ortodoks kilisesi olan bu organ, kendi dini hiyerarşisini tayin eder ve Atina başpiskoposunun başkanlığındaki 12 metropolitten oluşan bir sinod tarafından yönetilir.[5] Hemen hemen tüm Giritliler, İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne doğrudan sorumlu olan Girit başpiskoposu tarafından yönetilen Yunanistan Kilisesi'nin özel bir şubesine mensuptur.[5]
Nüfusun Ortodoks olmayan kesiminin çoğunu oluşturan Müslüman (öncelikle Sünni) azınlık, ağırlıklı olarak Türk'tür ve batı Trakya ve Oniki Ada'da yoğunlaşmıştır.[5] Ağırlıklı olarak Atina'da ve eskiden İtalyan egemenliği altındaki batı adalarında bulunan Roma ve Papa'nın önceliğini tanıyan, ancak Bizans Ayini'ni sürdüren Yunan Katolikleri, birkaç bin Protestan ve Yahudiler dışında kalanları oluşturur.[5] Yahudilik, Romanyotlar ve Osmanlı döneminde gelen Sefarad Yahudileri, 2.000 yıldan fazla bir süredir özellikle Selanik'te önemli bir topluluktu.[5] Fakat Yunanistan'ın Yahudi nüfusu, II. Dünya Savaşı sırasında Yunanistan'ın Alman işgali döneminde yürütülen Holokost tarafından neredeyse yok edildi.[5]
Yunan Anayasası, Doğu Ortodoksluğunu ülkenin 'hakim' inancı olarak tanırken, herkes için dini inanç özgürlüğünü garanti eder.[5] Yunan hükümeti dini gruplar hakkında istatistik tutmuyor ve nüfus sayımları dini aidiyet talep etmiyor.[5] ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre, Yunan vatandaşlarının tahminen %97'si kendilerini Bizans ayini ve Yeni Ahit'in orijinal dili olan Yunan dilini kullanan Rum Ortodoks Kilisesi'ne ait Doğu Ortodoksu olarak tanımlıyor.[5] Yunan topraklarının yönetimi, Yunanistan Kilisesi ile İstanbul Rum Ortodoks Patrikhanesi arasında paylaşılıyor.[5]
2018 PISA Programı Sıralaması[44] | ||
---|---|---|
Konu | 78 Ülke İçinde Sıralaması | |
Matematik | 45. | |
Okuma-anlama | 43. | |
Bilim | 45. |
Yunanistan'da eğitim, hem kendi içinde bir amaç hem de yukarı doğru bir sosyal hareketlilik aracı olarak uzun zamandır ödüllendirilmiştir.[5] Devlet eğitim sistemi yoğun bir şekilde merkezileştirilmiştir ve genellikle yetersiz kabul edilir.[5] Sonuç olarak, birçok öğrenci, normal okul saatleri dışında ders veren phrontistiria adı verilen özel dersanelerde eğitimlerine devam etmektedir.[5]
Eğitim her düzeyde ücretsizdir ve 6-15 yaş arası çocuklar için zorunludur.[5] En eski yüksek öğrenim kurumları, Atina Ulusal Teknik Üniversitesi (1836), Atina Üniversitesi (1837) ve Selanik Aristoteles Üniversitesi'dir (1925).[5] Birkaç başka üniversite ve politeknik okul ve bir güzel sanatlar okulu vardır; ancak, bu kurumlar genellikle yetersiz donanıma sahiptir ve yüksek öğrenim talebini karşılamak için yeterli sayıda kabul açıklığından yoksundur.[5] Bu nedenle birçok Yunan öğrenci yurtdışında eğitim almayı tercih etmektedir.[5]
Sağlık istatistikleri | ||
---|---|---|
Konu | Veri | |
Yaşam beklentisi | 81,1 (2019)[45] | |
Harcama/GYSİH | %7,8 (2019)[46] |
1980'lerde hükümet, Sağlık Bakanlığı denetiminde ulusal bir sağlık sistemi kurdu.[5] Pek çok Yunan doktor, en azından kısmen yurtdışında eğitim almaktadır.[5] Yunanistan'daki büyük hastaneler uluslararası standartları karşılasa da Yunanlılar, maddi güçleri yetiyorsa, tıbbi bakım için yurtdışına seyahat etmeyi tercih etmektedir.[5] İşçiler, Sosyal Sigortalar Kurumu ve Tarım Sigortaları Kurumu programları kapsamında sigortalıdır.[5]
Sağlık sistemindeki eksikliklere rağmen Yunanistan'da yaşam beklentisi 81,1 olarak dünyanın en yüksekleri arasındadır.[45]
Çağdaş Yunan müziğinin çoğu, Batı kanonlarında eğitim görmüş, ancak yerel geleneklere duyarlı ve açık olan yeni nesil yetenekli besteciler tarafından oluşturulmuştur.[5] Bu besteciler arasında Mikis Theodorakis ve Manos Hacıdakis, çağdaş Yunan kültürel kimliği üzerinde derin bir iz bırakan en başarılı bestecilerdir.[5]
Modern Yunan müziğinin gelişimine temel oluşturan rembetiko (ρεμπέτικο, rempétiko)'dur. [5] Anadolu'dan ve özellikle de İzmir'den Atina yakınındaki Pire'ye gelen mülteciler ve kanun kaçakları arasında gelişen, yavaş tempolu, acı, kederli şarkı sözleriyle rembetiko, sıklıkla Amerika'nın blues'larıyla karşılaştırıldı.[5] Başlangıçta alt sınıflarla ilişkilendirilenten sonra, rembetiko savaş sonrası dönemde Yunanistan'da genel kabul gördü.[5]
Rembetiko sanatçıları arasında Vassilis Tsitsanis, Grigoris Bithikotsis, Stelio Kazancidis, Yorgo Dalaras, Haris Aleksiu ve Glikeria öne çıkar.[5]
Ödüllü Yunan yazarları | |||
---|---|---|---|
Yazar | Ödül | Yıl | |
Yorgos Seferis | Nobel Edebiyat Ödülü | 1963 | |
Odisseus Elitis | Nobel Edebiyat Ödülü | 1979 |
Yunan edebiyatı, Antik, Bizans ve modern Yunan edebiyatı olarak üç ana kategoriye ayrılabilir.
Antik Yunan edebiyatının en eski eserleri, İlyada ve Odysseia'dır. Bu iki destan, Homerik İlahiler ve Hesiodos'un iki şiiri, Theogonia ve Çalışmalar ve Günler (en) ile birlikte Yunan edebiyat geleneğinin ana temellerini oluşturmuştur.[47]
Eshilos, Sofokles ve Euripides, üç büyük tragedya yazarı olarak bilinir.[48] Sofokles, Kral Oidipus ve Antigone adlı oyunlarıyla, Euripides ise trajedi türünün sınırlarını zorlayan Medea gibi oyunlarıyla tanınır.[48] Lirik şairler Sapfo, Alkaios ve Pindaros, Yunan şiir geleneğinin erken gelişimi açısından önemlidir.[48] Komedi oyun yazarı Aristofanes, Eski Komedi türünde yazarken, daha sonraki oyun yazarı Menandros, Yeni Komedi'nin ilk öncülerindendi.[48]
Tarih yazımı öncüleri olarak MÖ beşinci yüzyılda yaşayan Herodot ve Thukididis, kendi yaşamlarından kısa bir süre önce ve kendi yaşamları sırasında meydana gelen olayların açıklamalarını yazdılar.[48] Filozof Platon, genellikle öğretmeni Sokrates'in etrafında çeşitli felsefi konularla ilgilenen diyaloglar yazarken, öğrencisi Aristoteles daha sonra oldukça etkili olan sayısız inceleme yazdı.[48] Daha sonraki önemli yazarlar arasında Argonautların yolculuğu hakkında destansı bir şiir olan Argonautika'yı yazan Apollonios, matematiksel incelemeleriyle tanınan Arşimet ve esas olarak biyografiler ve denemeler yazan Plutarhos.[48] MS ikinci yüzyıl yazarı Samsatlı Lukianos, öncelikle hiciv eserleri yazan bir Yunanlıydı.[48]
Encyclopædia Britannica tarafından "hayal gücünden yoksun" ve "sıkıcı" olarak tanımlanan Bizans edebiyatında çoğu, öne çıkan yazarlar 12. yüzyılda yaşayamış olan Anna Komnini gibi tarihçilerdir.[49][5]
Çağdaş Yunan edebiyatının (1453–günümüz), ilk başyapıtı Viçenzos Kornaros (1553-1613) tarafından yazılan Erotokritos (1600) olarak kabul edilir.[50][5] Diğer önemli Yunan yazarları arasında Yunan aydınlanması döneminde yazan Adamantios Korais ve Velestinli Rigas, Birinci Dünya Savaşı sonrası ülkedeki bozgunculuğuna tepki olarak doğan 1930 Kuşağı (en) yazarları Yorgos Seferis ve Odisseus Elitis ve Zorba (1946) ile başlayan ve başyapıtı Yeniden Haçlanmış İsa (1954) ile tanınan Giritli Nikos Kazancakis öne çıkar.[50][5]
Ödüllü Yunan filmleri | |||
---|---|---|---|
Film | Yönetmen | Ödül | |
Mikres Afrodites (1963) | Nikos Kunduros | Gümüş Ayı | |
Rembetiko (1983) | Costas Ferris | Gümüş Ayı | |
Arıcı (1986) | Theo Angelopulos | Altın Aslan | |
Puslu Manzaralar (1988) | Theo Angelopulos | Gümüş Aslan | |
Ulis'in Bakışı (1995) | Theo Angelopulos | Cannes Büyük | |
Sonsuzluk ve Bir Gün (1998) | Theo Angelopulos | Altın Palmiye | |
The Lobster (2015) | Yorgos Lanthimos | Cannes Jüri |
Theo Angelopoulos, Yunanistan sinemasının en ses getirmiş olan yönetmenidir.[51][5] Yönetmenin filmleri arasında Atina'da adalet dağıtan bir kabadayının yaşamını betimleyen Arıcı (1986), Balkan yarımadası tarihini ele alan Ulis'in Bakışı (1995) ve ölümcül bir hastalığa yakalanmış bir yazarın teğet geçtiği mutlulukları konu edinen Sonsuzluk ve Bir Gün (1998) öne çıkar.[51][5]
Diğer önemli Yunan yönetmenler arasında O Methystakas (Sarhoş, 1950) ve Istoria mias kalpikis liras (Sahte Para, 1955) ile tanınan Yorgo Tzavellas, benzerliği yüzünden azılı bir katilin yerine geçen, bir banka memurunun serüvenini aktaran O Drakos (Canavar, 1956) ile tanınan Nikos Kunduros, İtalyan saldırısını konu edinen Ouranos (Gökyüzü, 1963) filmiyle tanınan Takis Kanellopulos, Anadolu bozgunundan sonra Atina'ya göçen Rumların tarihini konu edinen Rembetiko ile tanınan Costas Ferris ve Kıbrıs olaylarını Yunan bakış açısından yansıtan Attila 74 (1974) ile tanınan Mihalis Kakoyannis öne çıkar.[52]
Siyasi taraf tutma eğilimindeki Yunan gazeteleri arasında Ekathimerini ("Günlük"), Eleftherotypia ("Özgür Basın"), To Vima ("Tribün") ve 2009 ekonomik krizinin ardından yalnızca çevrimiçi yayınlanan Ta Nea ("Haberler") öne çıkar.[5] Devletin televizyon ve radyo yayıncılığındaki tekeli 1980'lerde kırıldı ve bu da özel istasyonların doğmasına neden oldu.[5]