Málaga (Mâlaka), İspanya'da Endülüs Özerk Topluluğu içinde bulunan Málaga ili merkezi olan ve bir belediye idaresi bulunan kenttir.
İber Yarımadasının doğusunda, Endülüs Özerk Topluluğu arazileri güneyinde, Akdeniz sahillerinde "Costa del Sol (Güneş Sahili)" üzerinde kurulmuş bir liman ve sahil şehridir. Cebelitarık Boğazı'ndan 100 km doğuda ve en yakın Kuzey Afrika sahilinden 130 km uzaklıktadır.
Malaga belediye sınırları içinde nüfus (2010 tahmini itibarıyla) 568.507 kişidir. Endülüs Özerk Topluğu içinde nüfus itibarıyla, Sevilla'dan sonra ikinci ve tüm İspanya'da altıncıdır. Avrupa kıtasının en güneyinde bulunan büyük şehirdir. Malaga belediye sınırları içinde nüfusun gelişmesi şu gösterimde izlenebilir:
1.000 Kişi
Kaynak: INE - Instituto Nacional de Estadística, İspanya
Malaga'yı da içine alan ve "Costa Del Sol" adı verilen Akdeniz sahilleri sahilin kenarında bir nispeten dar şerit içinde şehirleşmiştir. Rincon de la Victoria, Torremolinos, Benalmadena, Fuengirola, Alhaurin de la Torre, Mijas, Marbella ve San Pedro Alcántara adlı yazlık deniz tatil yore, şehir ve belediyeleri birbirine bitişiktir ve Malaga ile birlikte Metropoliten Malaga şehirleşmiş bölgesini oluştururlar. 2009 itibarıyla bu şehirleşmiş bölge nüfusu 827.33 km²lik bir alanda 1,046,279 kişi olup nüfus yoğunluğu 1264 kişi/km² dir.
Malaga'nın eski tarihi merkezi: Güneyde bulunan liman iner ve kuzeyinde yüksek tepelere doğru tırmanır. İki tarafında "Guadalmedina" ve "Guadalhorce" adlı Akdeniz'e erişen akarsular vardır.
Fenike Şehri surları: Kentte en eski kalıntılardır. Fenikeliler sur kalıntıları Picasso Müzesi bodrum katında görülebilir.
Antik Romalı anfitiyatrosu: MÖ. 1. yy'dan kalma. Tamamen kaybolmuş bir halde iken 1951'den itibaren kazılarla büyük bir kısmı ortaya çıkarılmıştır.
Antik Romanlı, Vizigot, Arap ve İspanyol dönemlerinden kalma şehir surları
Gibralfarao Kalesi: Araplardan kalma bir kaledir. 11. yy.da Endülüs Taifalar idaresi sırasında ufak emirliklere bölünmüş iken yapılmıştır. 13. ve 14. yy. "Nasrid" hanedanı hükümdarlığı sırasında genişletilmiştir. Bu kale Alcazaba kale kompleksine bağlıdır.
Alcazaba:Endülüs Araplarından kalma çok önemli bir kale ve emir/hükümdar ikametgâhı. Bu kale şehre hakim olan bir tepe üzerinde kurulmuştur. Ilk kuruluşunda şehri korsan hücumlarından korumak için yapılmıştır. Sonra 11. yy. ortalarında Hamudi hanedanı emir ve hükümdarları tarafından daha çok daha geniş ve büyük olarak yeniden yapılmıştır. Denizden yükselen bir tepenin doğusunu kaplamaktadır ve etrafında palmiye ve çam ağaçlıklı korular bulunur. Kalenin planı genellikle dörtgendir ama yokuşlu arazide olduğu için araziye uyarak tam kare veya dikdörtgen şekli almaz. Kalın dış ve iç duvarları bulunur. İki duvar arasında üzeri kapalı yollar bulunur ve bunlar kalenin değişik kısımları arasında korunaklı ulaşımı sağlarlar. Alcazaba ve Gibralfarao kalelerinin arasında da aynı şekilde iki kaleyi birleştiren korunaklı yol vardır. Duvarlarda zaman zaman dörtgen kuleler bulunur. Bu kale kompleksi girişinde diğerlerinde daha büyük bir kule vardır. BU kule altından kaleye giriş zikzaklı bir kapılı yolla olur. Bu yol üzerinde birkaç kale kapısından geçtikten sonra içinde kokulu çam ve okaliptüs ağaçları bulunan güzel bahçeli avlulara gelinir. "Puerta da Granada" olarak anılan iç surlardan da geçildikten sonra 11.-14. yüzyıllar döneminde kullanılan Valinin Sarayı'na gelinir. Bu saray üç kemerli kenarları olan ve bir tarafı güneye açık olarak bahçeleri ve deniz manzarasını gören bir dikdörtgen avlu etrafında kurulmuştur ve içindeki odalardan bazıları Hristiyan yıkıcılıklarından kurtulup günümüze kadar gelebilmiştir. Bu sarayın kuzeyinde bir su değirmeni; 40m derinlikte içine dönerek merdivenle inilebilen bir kuyu; bir hamam; çeşitli atölye odaları ve kalenin en kuzey kısmında Puerta de la Torre del Homenaje denilen süslü bir anıtsal kapı bulunur.
Malaga Katedrali ve Piskaposluk Sarayı: Rönesans stilinde planlanmıştır ama mali zorluklar dolayisiyla tamamlanmamıştır. Epey zaman sonra da Barok mimarı stili uygulanarak bitirilmiştir.
Santiago Kilisesi: İspanya Müslümanlardan fethedildikten hemen sonra ortaya çıkan İslam ve Hristiyan mimarı stillerinin karışımı olan "Mudejar" mimari stilinde.
İglesia del Sagrario: Eski Arap caminin Hristiyan fatihler tarafından değiştirilmesi ile ortaya çıkmıştır. Gotik mimari stilde çok süslü cephesi eşsizdir.