Lozan Antlaşması

Lozan Antlaşması

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Lozan Antlaşması
Lozan Sulh Muâhedenâmesi
Lozan antlaşması.png
Tür Barış antlaşması
İmzalanma 24 Temmuz 1923 (98 yıl önce) (1923-07-24)
Yer Lozan, İsviçre
İmzacılar Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı Horace Rumbold
(İstanbul’da Yüksek Komiser)
Fransa Maurice Cesar Joseph Pelle
(Fransa Büyükelçisi, Cumhuriyetin Doğuda Yüksek Komiseri)
İtalya Krallığı Marki Camille Garroni
(Senatör, İtalya Büyükelçisi, İstanbul'da Yüksek Komiser)
İtalya Krallığı Jules César Montagna
(Atina Olağanüstü Temsilcisi ve Orta Elçisi)
Japonya Kentaro Otchiai Jusammi
(Roma Olağanüstü ve Yetkili Büyükelçisi)
Yunanistan Krallığı Elefterios K. Venizelos
(Eski Bakanlar Kurulu Başkanı)
Yunanistan Krallığı Dimitri Kaklamanos
(Londra Olağanüstü Temsilcisi ve Orta Elçisi)
Romanya Constantin I. Diamand
(Orta elçi)
Romanya Constantin Contzesco
(Orta elçi)
Yugoslavya Krallığı Dr. Miloutine Yovanovitch
(Bern Olağanüstü Temsilcisi ve Orta Elçisi)
Türkiye İsmet Paşa
(Umuru Hariciye Vekili, Edirne Mebusu)
Türkiye Dr. Rıza Nur Bey
(Umuru Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekili, Sinop Mebusu)
Türkiye Hasan Bey
(Eski vekil, Trabzon Mebusu)
Taraflar Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı Britanya İmparatorluğu
Fransa Fransa
İtalya Krallığı İtalya
Japonya Japonya
Yunanistan Krallığı Yunanistan
Romanya Romanya
Yugoslavya Krallığı Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı
Türkiye Türkiye
Korunma yeri Paris, Fransa
Dil Fransızca
Vikikaynak'ta Lozan Antlaşması

Lozan Antlaşması (veya yapıldığı dönem Türkçesi ile Lozan Sulh Muâhedenâmesi), 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Britanya İmparatorluğu, Fransız Cumhuriyeti, İtalya Krallığı, Japon İmparatorluğu, Yunanistan Krallığı, Romanya Krallığı ve Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı (Yugoslavya) temsilcileri tarafından, Leman Gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmış barış antlaşması.

Tarihçesi[değiştir | kaynağı değiştir]

Sevr Antlaşması'na göre Osmanlı topraklarının paylaşımını gösteren harita.

1920 yazına gelindiğinde I. Dünya Savaşı'nın galipleri mağluplar ile hesaplaşmalarını bitirmiş, savaşı kaybeden ülkelere barış antlaşmalarının kabul ettirilmesi süreci tamamlanmıştı. Almanya'ya 28 Haziran 1919'da Versay'da, Bulgaristan'a 27 Kasım 1919'da Neuilly'de, Avusturya'ya 10 Eylül 1919'da Saint-Germain'de, Macaristan'a da 4 Haziran 1920'de Trianon'da anlaşmalar imzalatılmış ancak hesaplaşılmayan tek mağlup Osmanlı İmparatorluğu ile 10 Ağustos 1920'de Sevr'de Fransa'nın başkenti Paris'in 3 km batısındaki Sevr banliyösünde bulunan Seramik Müzesi'nde anlaşma imzalanmıştır.

Aslında Müttefik devletler, Büyük Savaş esnasında Sykes-Picot projesi doğrultusunda Osmanlı İmparatorluğu'nu bölme planları yapmışlardı. Fakat 1917'de Alman yanlısı Yunanistan kralı'nın devrilmesi ve Müttefiklerin desteği ile Venizelos'un yönetime gelmesi ve Yunanistan'ın İngilizlerin yanında I. Dünya savaşına girmesi, sonrasında Rusya'daki Bolşevik ihtilali ve Rusya'nın Müttefik Devletlerden ayrılması, daha sonra 1918 Ocak ayında ABD başkanı Woodrow Wilson'ın açıkladığı -galip devletlerin mağlup devletlerden toprak talep etmeyeceklerine dair- ilkeleri ile Anadolu'nun parçalanmasına izin vermemesi, yine bu doğrultuda İngilizlerin 1918 Ocak ayında Hindistanlıları kendi yanlarında savaşa ikna etmek için Türklere ve hilafete dokunulmayacağına dair söz vermesiyle 1.160.000 asker edinmeleri gibi gelişmeler, ayrıca İzmir işgaline İngiliz kabinesindeki Edwin Montagu, Arthur Balfour, George Curzon gibi muhafazakar bakanların karşı çıkması ve Hindistan'da aniden baş gösteren Hint Hilâfet Hareketi'nin müslümanların huzursuzluğunu ortaya koyduğu ciddi argümanlar Anadolu'nun bölünmesi planlarının askıya alınmasına neden oldu ve Türkiye'de uygulanması öngörülen Sykes-Picot projesi (Suriye ve Irak toprakları hariç olmak üzere[1]) iptal edildi.[2][3]

Yunanistan'ın, İzmir'de Yunan nüfusunun çoğunlukta olduğunu iddia ederek Wilson prensipleri gereği bölgeyi ilhâk talebi, ayrıca İngilizlerin; Ermenistan, Türkiye ve Boğazlar boyunca -İtalya ve Fransa'yı tamamen bölgeden uzaklaştırarak Anadolu'nun parçalanmasını engellemek ve Rus yayılmacılığına karşı önlem almak için- bir Amerikan mandası fikri ortaya atması (Lord Curzon, bu görüşü 19 Mayıs 1919'da İngiliz kabine toplantısında savundu ve antlaşmanın 6 ay gecikmesine neden oldu.[4][5]) ve ABD'nin bunu değerlendirme sürecinin uzaması sonucu Osmanlı İmparatorluğu ile yapılacak sulh antlaşmasının imzalanması epey gecikmişti. Bu gecikme Anadolu'da bir Türk direnişi oluşması için harika bir fırsata dönüştü.[6] 27 Haziran 1919'da Paris Konferans heyeti, Lord Curzon'un önerisi üzerine, Amerika Birleşik Devletleri hükûmeti Türkiye'nin herhangi bir bölgesi için manda alıp almayacağına karâr verene kadar, Türkiye ile Barış Antlaşması'nın askıya alınmasına karâr verdi.[7] ABD'nin bölgede incelemeler yapmak üzere gönderdiği, Sivas Kongresi'nde de gözlemci olarak bulunan General Harbord, raporunda, Türklerin amacının tek bir çıkarsız gücün, tercihen Amerika'nın mandası altında İmparatorluğun toprak bütünlüğünü korumak olduğunu ifade ediyordu.[8] Değerlendirme sürecinin sonunda ABD başkanı Woodrow Wilson, bölgede bir manda almak yerine sadece Türk-Ermeni sınırını çizmek üzere hakem olmakla yetindi.[9][10]

ABD'nin bölgede bir manda yönetimi üstlenmeyeceği anlaşılınca Şubat 1920'deki Londra Konferansı'nda barış müzakereleri yeniden başladı. İngilizler ve Sivas'a doğru uzanan bölgeden vazgeçen Fransızlar, konferansta, İtalya'nın Anadolu'yu tamamen boşaltmasını istediler. Fakat İtalya, Anadolu'yu boşaltmak için, İngilizlerin ve Fransızların kendisine Suriye ve Irak mandaları karşılığı tazminat vermelerini istedi. Bu nedenle İngilizler ve Fransızlar, 1915 Londra Paktı'nda İtalyanlara bırakılması öngörülen fakat Sevr'de verilmeyen Güneybatı Anadolu'ya kendi şirketlerini sokmayacaklarını ve bölgede sadece İtalyan şirketlerinin faaliyet yürüteceğini İtalyanlara garanti ederek Türkiye'deki tüm İtalyan askerlerinin çekilmesini ve işgalin sonlandırılmasını talep ettiler. Aynı şekilde Kilikya bölgesinde de Fransız ekonomik çıkarları tanınırken, hem İtalya hem de Fransa Sevr Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi durumunda Anadolu'daki ve etki alanlarındaki tüm askerlerini çekmeyi kabul ettiler.[11]

Mart 1920'de Londra'ya giden Yunan Başbakan Venizelos, burada Yunanistan'a karşı olumsuz bir hava ile karşılaştı. Winston Churchill, Mareşal Wilson ve Lord Curzon Anadolu'daki Yunan varlığına ilişkin taban tabana zıt görüşlerini Yunanistan Başbakanı'na iletti. Mareşal Wilson, 19 Mart 1920'de Churchill ve Venizelos ile yaptığı görüşmeye dâir günlüğüne şöyle yazdı: "Ne insan ne de para olarak, ne Trakya'da ne de İzmir'de Yunanlara yardım etmeyeceğimizi Venizelos'a açıkça belirttik. Ona ülkesini mahvedeceğini, Türkiye ve Bulgaristan ile yıllarca savaşacağını, insanî ve malî kaybının Yunanistan için çok fazla olacağını söyledik." Churchill de, Venizelos'a, İngiltere'nin ne Trakya'da ne de Anadolu'da Yunan birliklerine yardım edemeyeceğini, yardımın sadece cephâne ve mühimmat şeklinde olacağını açıkça belirtti. Venizelos ise, Kemalist güçlerin tehlikesini ana hatlarıyla belirtti ve saldırı için izin istedi. Saldırıdan sonra Venizelos, Yunan birliklerinin tekrar pozisyonlarına çekilebileceklerini söyledi. Fakat bu önerisi İngilizler tarafından reddedildi.[12]

Nisan 1920'deki San Remo Konferansı'nda ise Sevr'in taslağı hazırlandı.[13] Yunan Başbakan Venizelos, antlaşmayı Türklere kabul ettireceğini taahhüt etti. Diğer taraftan, Yunan işgaline ve Anadolu'daki diğer işgallere en başından beri karşı çıkan ve Türk bağımsızlık tezini savunan İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon, 1918 yılından beri, İstanbul'un Türklerden alınmasını ve yeni Türkiye'nin Asya merkezli bir devlet olmasını isteyerek, başkentin Anadolu'da bir yere taşınmasında ısrar ediyordu. Curzon'a göre yeni başkent Bursa, Konya veya Ankara olabilirdi. Çünkü Konstantinopolis siyasi gücün sembolüydü. İstanbul'daki Sultan, halîfe olarak İngiliz İmparatorluğundaki müslüman nüfus için tek gerçek ve gizli tehdit olan Panislamizm anlayışının temsilcisiydi. Başkentin taşınması bu yüksek prestiji ortadan kaldıracaktı. Yahut başkent taşınırken, Halife olan Sultan, bir 'Vatikan' usulü, siyasi yetkileri elinden alınarak Boğazlarda kalmaya devam edebilirdi.[14][15][16][17]

Türk bağımsızlık tezini savunan Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı ve Lozan Antlaşması İngiliz heyet başkanı George Nathaniel Curzon.

Hilafeti, Dünya'daki en büyük müslüman gücüne sahip olan İngiliz siyaseti için gerçek bir tehdit olarak gören Curzon[18], Türkiye'nin asla parçalanmaması gerektiğini, bunun yerine İslam dünyası üzerindeki, nüfuzundan ve iddialarından vazgeçmiş, kendi içine kapanık ve böylece İngiltere için bir daha asla sorun haline gelemeyecek bir Türkiye istiyordu. Ve bu yeni Türkiye; Arabistan, Irak, Suriye, Filistin ve Ermenistan'dan ayrıştırılmalıydı. Yine zaferin bir sembolü olarak Ayasofya Türklerden alınmalı ve dini kullanımı olmayan uluslararası bir anıt haline getirilmeliydi.[19][20] Curzon, I. Dünya Savaşı'ndan sonra, Almanya ve Avusturya-Macaristan'da olduğu gibi Türkiye'de de cumhuriyetin ilan edilmesi gerektiği fikrindeydi.[21]

Curzon, takip ettikleri İngiliz politikasını İngiliz kabinesine 4 Ocak 1920'de şu şekilde özetledi[22]:

Lord Curzon'a göre ayrıca mutlaka boğazlarda İngiliz hakimiyeti sağlanmalıydı. İngiliz kabinesi, Aralık 1919'daki ikili görüşmelerde üzerinde anlaşmaya varıldığı ve İngiliz ile Fransız heyetlerin ortak kararı olduğu halde, İslam dünyasının tepkisini çekebileceğini, askerî masrafların artacağını ve Sultan'ı İstanbul'da gözetim altında tutmanın İngiliz politikası için daha doğru olacağını öne sürerek başkentin taşınması kararını 6 Ocak 1920'de veto etti.[23] Ancak yine de başkentin taşınması kararı alınırsa Bursa, Ankara veya Konya şehirlerinden biri Sultan'ın ikamet edeceği başkent yapılacaktı.[24] Derin bir şok geçiren Curzon ise reddedilen bu kararı şiddetle protesto etti ve bunun doğru hesaplanmış bir karar olmadığını, sürprizlere sebep olacağını îmâ etti. Curzon, ayrıca, protestosunu tüm kabine üyelerine dağıttı.[25] Ve Curzon, öngörüsünde haklı çıktı. 28 Ocak 1920'deki Misak-ı Milli kararları sonrası yapılan 16 Mart 1920'de İstanbul'un işgali ile yeni meclis 23 Nisan 1920'de Ankara'da açılmış ve Yunanistan'ın karşısında millî bir hareket çoktan şekillenmişti. Antlaşmanın imzalanmasındaki 15 aylık gecikme tamamen Yunanistan'ın aleyhine ve Türkiye'nin lehine olmuştu.[26][27]

Fransız cephesinde ise Başbakan Georges Clemenceau, Yunan ilerleyişine tepki göstererek Yunan birliklerinin İzmir'e çıkarma emrine meydan okudu. Fransız siyâseti, Clemenceau hükûmetinin düşmesinden ve Alexandre Millerand'ın Başbakanlığı üstlenmesinden sonra daha fazla Türk yanlısı hale geldi. Haziran 1920'de, Antlaşma imzalanmadan önce, Fransız Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri, Paris'teki İngiliz büyükelçisine, Anadolu'daki Yunan varlığından rahatsız olan Fransız Ulusal Meclisi'nin imzalanacak barış anlaşmasını onaylayıp onaylayamayacağından şüphe duyduğunu vurguladı.[28]

Ankara'da TBMM'nin Sevr Antlaşması'na tepkisi çok sert oldu. Ankara İstiklâl Mahkemesinin 1 numaralı kararı ile anlaşmaya imza koyan 3 kişiyi ve Sadrazam Damat Ferit Paşa'yı idama mahkûm etti ve vatan haini ilan etti. Fakat öte yandan antlaşmanın imzalanmasından sadece 2 ay sonra Ekim 1920'de yeni Yunan kralı Aleksandros bir maymun ısırığı ile aniden öldü ve Yunanistan'da seçimlere gidildi. Kasım 1920'de yapılan seçimlerde "Yunanistan'ın kurtarıcısı" ilân edilen İngiliz dostu Başbakan Venizelos 369 sandalyeden sadece 118'ini aldı. Kendisi milletvekili bile seçilemedi ve Venizelos hükûmeti düştü. 17 Kasım'da Venizelos, aktif siyâsetten emekli olduğunu açıkladı ve Fransa'ya gitti.[29] İngilizlerin 1917'de devirip sürgüne gönderdiği ve aynı zamanda Müttefiklerin baş düşmanı olan eski kral I. Konstantin'in, Dimitrios Gounaris liderliğindeki yeni hükûmet tarafından yapılan referandumda %99 oy alarak tahtına geri dönüşü ile İngiltere, Fransa ve İtalya, Konstantin'i devlet başkanı olarak tanımayı reddettiler. Müttefikler, Yunanistan'a yapılan tüm desteklerini ve yapılması planlanan 850.000.000 altın frank tutarındaki krediyi kestiler. Bu sırada bütçesinin yaklaşık 3'te 2'sini Müttefik devletlerin sağladığı krediye borçlu olan Yunanistan, uygulanan ambargo sonucu birdenbire askeri ve ekonomik olarak zayıflamaya başladı.[30] Sadece İngiliz Başbakan Lloyd George, diplomatik düzeyde de olsa Yunanistan'ı desteklemeye devam etti. Dışişleri Bakanı Lord Curzon ise, İngiliz Savaş Bakanı Winston Churchill'e, Türklerin Yunanları yenmesine izin vermeleri gerektiğini ve sonra da Türkler tarafından başarılmış gerçeğe boyun eğmeleri gerektiğini söylemişti.[31]

Tüm Müttefik desteğini kaybeden ve Küçük Asya Harekâtında tamamen yalnız kalan Yunanistan'da aynı zamanda, Konstantin'in dönüşü ile ordudaki I. Dünya Savaşı ve Anadolu'daki ilerlemeden sorumlu olan tecrübeli pek çok Venizelist kumandanlar görevden alınırken, yerlerine daha önce ordudan atılmış olan yaklaşık 1500 tecrübesiz subay ataması yapıldı. Ordu Kumandanlığına da Konstantin'e çok yakın bir kişi olan General Anastasios Papulas getirildi.[32] Bir yandan Yunan ordusu Kralcılar ve Venizelistler olarak içinden bölünürken diğer yandan İtalya ile Fransa ise kesin bir dış politika değişikliğine gittiler ve Yunanistan'a karşı açık şekilde Türkiye'yi destekleme kararı alarak derhal Sevr antlaşmasının gözden geçirilmesinde ısrar ettiler.[33][34][35]

Fransızların talep ettiği şey, eski düşman Konstantin'in dönüşü üzerine yeni rejimi kınamak ve Yunanistan'a müttefik desteğini geri çekmek için ortak bir bildiriydi.[36] Fransa Cumhurbaşkanı Alexandre Millerand, Türklere karşı politikayı değiştirmenin zamanının geldiğini fark etti ve Müttefik bir konferansın planlandığı Londra'ya gitmeden önce İtalya Dışişleri Bakanı Kont Carlo Sforza'yı kendisini ziyaret etmeye davet etti. 28 Kasım 1920'de Sforza, Elysée'de Millerand ile buluşmak için Roma'dan ayrıldı. Söyleşi, Türk Sorunu üzerine odaklandı. Millerand, bölgeyi istikrara kavuşturmak için gelecekte Yunanistan'a güvenmenin imkansız olduğunu söyledi. Sonuçta, Müttefiklerin askerî müdahale şansı yoktu. Geriye tek çözüm kalıyordu, 'Türklere destek vermek!'.[37]

Lord Curzon, Şubat 1921'de, Türklere olan İtalyan ve Fransız desteği ile kendi Başbakanının Yunan sevdalısı tutumları arasında orta yolu bulmaya çalışırken kendisini utanç verici bir konumda bulmuştu.[39] Lord Curzon'un en önemli adamlarından Nicolson da 2 Mart 1921'de şöyle diyordu: 'Yunanistan ambargomuzun sadece devamı ile Mustafa Kemal'e verilen muazzam teşvik, kısa bir süre içinde Türkiye ile Yunanistan arasında, İtalya'nın desteğiyle Türkiye'nin galip geleceği bir savaşa yol açacaktır.'[40]

Konstantin'in dönüşü sonrası, İtalya ve Fransa'nın Türk yanlısı talepleri doğrultusunda 21 Şubat 1921'de başlayan Londra Konferansı'nda, İtalyanlar ve Fransızlar, İzmir ve Doğu Trakya'nın Türkiye'ye verilmesini şart koştular.[38][41][42] Alman yanlısı bir Yunanistan'ı bölgede asla istemeyen İtilaf Devletlerinin sert şekilde Türk yanlısı politika göstermeleri üzerine Mart 1921'de savaş kararı alan Yunan kralı Konstantin'i, TBMM hükûmeti; Rusya, İtalya ve Fransa'nın yardımlarıyla mağlup etti. İngiliz politikacılar, Yunanların derhal geri çekilmesi için bastırmanın, Türkleri daha da talepkar hale getirebileceği endişesiyle Türk-Yunan savaşında daha çok tarafsız gibi görünmeye çalıştılar. Mayıs 1921'de tarafsızlıklarını resmen ilan eden İngilizler, Haziran 1921'de Yunan taarruzu başlamadan önce Yunanlara bir arabuluculuk teklif ettiler. Fakat Türkleri yeneceklerinden umutlu olan Yunanların kendilerini İngilizlerin eline bırakmayı ve bu öneriyi reddetmesi Londra'da hoş karşılanmadı.[43] Liberal partiye bağlı olan İngiliz Başbakan Lloyd George hâlâ bir şekilde Yunan çıkarlarından yana olsa da, İngiliz Savaş Bakanlığı ve Hindistan Dışişleri Bakanlığı Türkler ile dost olmaktan yanaydı.[44][45] Yunanların İzmir'den çıkarılmasında kararlı olan Muhafazakar partili İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon ise Yunan mağlubiyetinden dolayı hiçbir sorumluluk almayacakları şekilde Türklerin galip geleceği bir politika takip edilmesi gerektiği görüşündeydi.[31][46][47] İngiliz Başbakan David Lloyd George şöyle dedi[48]:

Konstantin'in dönüşü ile Fransa, Sevr'in revizyonu konusunda aceleci davrandı. İtalya zâten dâimâ Yunan'a düşmandı ve aradığı bahaneyi buldu. Bu koşullar altında Konstantin'in ilk yaptığı şey, Venizelos'un dikkatle seçip yetiştirmiş olduğu Türklerle yüzleşen gayet muntazam ve tecrübeli orduyu yıkmak oldu. Ordusunu kendi eliyle bir enkâza çevirdi. Orduda tüm geri hizmet ve disiplin bozuldu. Bu sersem kafalı saraylılar grubu, böylece ordunun en iyi savaşan subaylarından kurtulmuş, ordunun ikmâlinden sorumlu subayları görevden almış ve onların yerine kendi siyasi favorilerini koymuşlardır. Neticesi, askerlerin kötü beslenmesi ve kötü giyinmesi oldu. Ordu gözle görülür şekilde günden güne kötüleşti.

Onlara yürek vermek için Konstantin, Ankara'ya karşı pervasız ve aptalca bir saldırı emri verdi. Kral, dalkavuklarının pohpohlamalarıyla şişirilerek, kendisinin birinci dereceden bir askerî deha olduğu ve yarı aç her Yunan askerinin, bu ünlü savaşçının bir kez daha önderlik edeceği bilgisiyle yeni bir şevkle heyecanlandığı inancına kapıldı.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi, büyük şanlı hükümdar, seçtiği birliklerini Asya cephesinden çekti ve Konstantinopolis'in fethi için yeni bir ordu oluşturmak üzere Trakya'ya gönderdi. Geride kalan acınası kalıntılar paramparça oldu. Saldırıya uğradığında, geri kalan birlikler sadece bir ayaktakımı içinde kaçtılar. O kadar çok koştular ki, takip eden birlikler, Müttefik zırhlılarının koruması altında İzmir'e çıkmadan önce onları yakalayamadı. Tüm bu iş sırasında İtalya ve Fransa açık şekilde Türklere silah sattılar ve Mustafa Kemal'i desteklediler. Onların kontrol noktalarında tutulmalarını engellediler. Tüm kuvvetlerini Ermeni ve Suriye cephesinden çekmesini ve morali bozuk Yunan Ordusu'na karşı kullanmasını sağladılar.[48]

Ermenistan cephesinde ise, bölgede ve Ermeniler üzerinde bir Amerikan veya İngiliz nüfuzu, Rusların en son istediği şeydi. Bu doğrultuda Türkiye ve Rusya gibi iki büyük devlete karşı iki ateş arasında kalan ve ordusunun bir kısmı Rus cephesinde bir kısmı Türk cephesinde bölünmüş olan Ermenistan teslim olmak zorunda kaldı. 2 Aralık 1920'de Sovyet hâkimiyetini kabul etti. Ermenistan sovyetleştirildi ve 3 Aralık 1920'de Gümrü Antlaşması ile Doğu Anadolu'daki toprak iddiasından vazgeçti. 4 Aralık'ta ise Rus orduları Erivan'a girdi.[49]

Sonuç olarak, Ermenilerin ve Yunanların yenilmesiyle Sevr, hiçbir ülkenin onaylamadığı ölü bir mektup olarak kaldı. Yunan ordusu, mağlubiyetten sonra, 27 Eylül 1922'de kral Konstantin'i tahttan indirdi ve Yunanistan'da hükûmet yeniden değişti. Hiç şüphe yok ki bu beklenmedik gelişme, Helensever Lloyd George'a yeni bir umut verdi. Venizelos'un ilhamı altında hızlı bir Yunan canlanmasının desteklenebileceğini düşünüyordu. Lloyd George, Curzon'un yokluğunda, Türkiye'yi, savaş ilânıyla tehdit eden bir bildiri yayınladı. Fakat koalisyon hükûmetindeki çoğunlukta olan muhafazakar isimler ise geleneksel olarak Rus yayılmacı politikasına karşı Türk yanlısıydı ve savaşı reddettiler. Lord Curzon derhal devreye girerek Mudanya Mütarekesi'nin imzalanmasını sağladı ve Başbakan'a rağmen olası bir savaşı engelledi. 19 Ekim 1922 Perşembe günü Carlton Club'da savaş çığırtkanı Başbakan'ın düşürülmesi karârlaştırıldı.[50]

Birleşik Krallık'taki koalisyon hükûmetinde, Liberaller, 133 milletvekili, Muhafazakarlar ise 383 milletvekiline sahipti. Muhafazakarlar, 14 Aralık 1918'deki seçimlerden sonra, koalisyonda mutlak çoğunlukta olmalarına rağmen, I. Dünya Savaşı'nın muzaffer Başbakanı olduğu için Liberal partiye bağlı olan Lloyd George'un Başbakan olarak devam etmesinde bir sakınca görmemişlerdi. Fakat tüm bu gelişmelerden ve Türkiye üzerindeki yanlış politikalarından sonra Ekim 1922'de Andrew Bonar Law ile Lord Curzon'un başını çektiği Muhafazakar partinin çekilmesiyle hükûmet düştü. Muhafazakar parti lideri Bonar Law yeni Başbakan oldu, Curzon ise Dışişleri Bakanı olarak devam etti. Türk düşmanı Lloyd George'un düşmesi ve geleneksel Türk yanlısı muhafazakarların doğrudan iktidara gelişiyle, yapılacak barış antlaşmasının önündeki tüm engeller ortadan kalkmıştı. Bu doğrultuda Müttefikler, 28 Ekim 1922'de Ankara'yı Lozan konferansına davet ettiler.

Bununla birlikte, İzmir'in Kurtuluşu ile Lozan Antlaşması'na giden süreçte Birleşik Krallık, Yunan yanlısı Başbakan Lloyd George'un isteğiyle içinde 2 uçak gemisinin de bulunduğu Atlantik donanmasını[51] İstanbul'a göndermiştir. Aynı süreçte ABD de 13 yeni savaş gemisini[52] Türkiye sularına göndermiştir. Ayrıca, Amiral Bristol komutasındaki USS Scorpion gemisinin istihbarat görevi de yapmak suretiyle 1908-1923 arası sürekli olarak İstanbul'da bulunduğu bilinmektedir.[53]

İlk görüşmeler[değiştir | kaynağı değiştir]

TBMM Hükûmeti'nin Yunan kuvvetlerine karşı elde ettiği zaferin ardından Mudanya Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasından sonra İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922'de TBMM Hükûmeti'ni Lozan'da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler. Barış şartlarını görüşmek için Konferansa önce Başvekil Rauf Orbay katılmak istemiştir. Fakat Mustafa Kemal Atatürk İsmet Paşa'nın katılmasını uygun görmüştür. Mustafa Kemal Paşa Mudanya görüşmelerine de katılan İsmet Paşa'nın Lozan'a baş temsilci olarak gönderilmesini uygun buldu. İsmet Paşa Dışişleri Bakanlığına getirildi ve çalışmalar hızlandırıldı. Bununla birlikte, İngilizlere göre Antlaşma sürecinin önündeki başka bir zorluk, İstanbul Hükümeti'nin değersiz ve omurgasız olmasına rağmen hâlâ var olmasıydı. Bu sadece hukukî hükûmetti. Fiili ve asıl hükûmet Ankara'daydı. İngilizler bu durumun kendilerine sorun çıkarabileceğini düşünüyordu.[54] Sonuç olarak Müttefiklerin, Lozan'a, hem İstanbul hükûmetini hem de Ankara hükûmetini davet etmeleri üzerine bu duruma tepki gösteren[55][56] TBMM Hükûmeti, Sinop Mebusu Dr. Rıza Nur Beyin hazırladığı ve 78 mebusun da imzaladığı takrir ile 1 Kasım 1922'de, 1 muhalif oy haricinde ittifakla saltanatı kaldırdı.[57] Saltanatın kaldırılması, aynı zamanda Halife olan Sultan'ın tüm dünyevi iktidarının elinden alınması anlamına geldiği için ve dolayısıyla İngiliz egemenliğindeki Hindistan'da müslüman hoşnutsuzlarını Türkiye ile ilgili tüm davalarından mahrum bırakacağı için İngiliz kabinesinde memnuniyetle karşılandı.[58]

TBMM Hükûmeti Lozan Konferansı'na katılarak Misak-ı Milli'yi gerçekleştirmeyi, Türkiye'de bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (Batı Trakya, Ege adaları, nüfus değişimi, savaş tazminatı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki sorunları (ekonomik, siyasal, hukuksal) çözmeyi amaçlamış Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır.[kaynak belirtilmeli]

İngiliz Hükûmeti ise asıl hedefi daima İstanbul olan Sovyetlere karşı eskiden olduğu gibi yeniden Türklerle iyi ilişkiler kurmayı ve büyük emperyal emelleri olan Komünist Rus yayılmacılığına karşı böylece önlem almayı amaçlamıştır. Elbette kötü günündeyse mutlaka boğazların -başka bir donanmanın Karadeniz'e girmesine izin vermemek için- kapalı kalmasını isteyecek olan Ruslara karşı Boğazlar yolunun güvenliği de İngilizler için son derece önemli bir mesele olmuştur.[59]

Lozan'da TBMM Hükûmeti, sadece mağlup ettiği Yunanlarla değil I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'ni mağlup eden devletlerle de karşılaşıp hesaplaştı ve artık tarihe karışmış olan bu imparatorluğun tüm tasfiye davaları ile yüzleşmek zorunda kaldı. 20 Kasım 1922'de Lozan görüşmeleri başlamıştır. Osmanlı borçları, Türk-Yunan sınırı, boğazlar, Musul, azınlıklar ve kapitülasyonlar üzerinde uzun görüşmeler yapılmıştır. Boğazlar, azınlıklar (ekalliyetler), tabiiyetler, Patrikhane gibi meselelerde uzlaşma sağlamıştır. Müttefik Devletlerin, genel olarak mâlî ve iktisadî kapitülasyonlardan vazgeçtikleri kabul edilebilir fakat adlî kapitülasyonlara dair anlaşılamayan noktalar olmuştur. Ayrıca Batı Trakya, Gelibolu'nun silahsızlandırılması ve Musul konularında anlaşma sağlanamamıştır. Esâsen konferans kesintiye uğramamış, ihtilaflı meseleler nedeniyle ertelenmiştir.[60]

İkinci görüşmeler[değiştir | kaynağı değiştir]

Amerikan Dayton News gazetesinin Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından sonra Türkiye'nin Ermeni Kırımı'nın sorumluluğunu üstlenmemesini eleştiren bir karikatürü. (1924)

30 Ocak 1923'te Fransızlar, mevcut hazırlanmış antlaşmanın bir taslak mâhiyetinde olduğunu ve ihtilaflı meselelerin daha sonra görüşüleceğini Ankara'ya bildirmişlerdir.[61] 4 Şubat 1923'te ara verilen görüşmeler hakkında Lozan heyeti adına Hariciye Vekili İsmet Paşa, konferansa dair bir rapor hazırlamıştır. Rapora göre, Konferansın resmen devam ettiği nazariyesi altında temel bazı konularda anlaşılsa bile ihtilaflı meselelere dair Ankara'ya dönüp durum değerlendirmesi yapmak gerektiğini belirtmiştir. Türk heyeti, diğer murahhas heyetlerin değerlendirme yapmak üzere kendi hükûmetleri ile görüşmeler yapma fırsatından istifade ederek, Lozan'da 2 temsilci bırakmak sureti ile Türkiye'ye dönmüştür. İsmet paşa, ordunun hazır bulundurulmasını, barış yapılmadığı için endişelenilmemesini ve İngilizlerle hiçbir noktada silahlı çatışma yaşanmamasını istemiştir. Fransa Hükûmeti adına antlaşmayı imzalayacak olan Fransız Yüksek Komiseri General Joseph Pelle de konferanstaki kesintinin beyhude olduğunu ve antlaşmanın imzalanmasında pek bir mahzur kalmadığını söylemiştir.[62] Haim Nahum Efendi öncülüğündeki azınlık temsilcileri de arabuluculuk yapmışlardır.[63]

Fransa Başbakanı Raymond Poincaré de müzâkerelerin kesilmediğini ifade eden bir not göndermiştir: "Müttefik Devletler, Lozan'da ihtilâfa düşen meseleleri inceleme hakkını kendilerinde saklı tutarak, müzâkerelerin kesintiye uğramadığını ve bu konuda büyük bir güçlük çıkmadan antlaşmaya varılabileceğini umarak kısa süre içinde Türk Delegasyonu ile bu konuda iletişime geçileceğini beyan ederler."[64]

Lozan'da hazırlanan Barış Antlaşması taslağı ile ilgili Türk önerilerini değerlendirmek üzere İngiliz-Fransız-İtalyan-Japon uzmanlar, 21-27 Mart 1923 tarihlerinde Londra'da bir konferans düzenlediler.[65] Müttefikler, birçok noktada Ankara Hükümeti'nin bakış açısını karşılamak için tavizler konusunda kendi aralarında mutâbakata vardılar.[66] Fakat hal-i hazırda çözülmüş olan meselelerde herhangi bir revizyon yapılmayacaktı. Curzon, ikincil görüşmelerde yerini Sir Horace Rumbold'a devretti. Böylece görüşmeler 23 Nisan 1923'te tekrar başladı.

Müzâkereler 24 Temmuz 1923'e kadar devam etti ve bu süreç Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanması ile sonuçlandı. Taraf ülkelerin temsilcileri arasında imzalanan anlaşma, uluslararası anlaşmaların ülke meclislerince onaylanmasını gerektiren yasalar gereğince[67] taraf ülkelerin meclislerinde görüşülmüş ve Türkiye tarafından 23 Ağustos 1923'te, Yunanistan tarafından 25 Ağustos 1923'te, İtalya tarafından 12 Mart 1924'te, Japonya tarafından 15 Mayıs 1924'te imzalanmıştır. Birleşik Krallık'ın anlaşmayı onaylaması ise 16 Temmuz 1924 tarihinde olmuştur. Anlaşma, tüm tarafların onayladığına dair belgeler resmi olarak Paris'e iletildikten sonra, 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir.[68] Türkiye, antlaşmayı onayladığına dair belgeyi 31 Mart 1924'te teslim etmiştir.[69]

Görüşülen konular ve alınan kararlar[değiştir | kaynağı değiştir]

Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından 1 hafta sonra İsviçre'de yayımlanan L'Illustré dergisinin 2 Ağustos 1923 tarihli sayısının kapağında İsmet İnönü ve Rıza Nur görülüyor.

Osmanlı Devleti tarafından Uşi Antlaşması ile 1912 yılında İtalya'ya geçici olarak bırakılan On İki Ada üzerindeki bütün haklardan on beşinci maddeyle İtalya lehine feragat edilmiştir.[71]

İçeriği[değiştir | kaynağı değiştir]

Antlaşma 5 bölüm ve 143 maddeden müteşekkildir.

Önsöz

Bölüm I: Siyasî Hükümler / Madde 1 - 45

Bölüm II: Mâlî Hükümler / Madde 46 - 63

Bölüm III: Ekonomik Hükümler / Madde 64 - 100

Bölüm IV: Ulaşım Yolları, İletişim Hatları ve Sıhhî Hükümler / Madde 101 - 118

Bölüm V: Savaş Tutsakları, Mezarlıklar, Genel Hükümler / Madde 119 - 143

Bazı Maddeleri:

Tâkip eden gelişmeler[değiştir | kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız[değiştir | kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

  1. ^ Cabinet Papers, Cab 24 / 95, ANGLO-FRENCH CONFERENCE ON THE TURKISH SETTLEMENT, Appendix to Minutes of First Meeting, First part of M. Berthelot's note of the 12th December with comments of Political Section of British Peace Delegation, s. 4
  2. ^ Paul C. Helmreich, 1974, From Paris To Sevres, The Partition of the Ottoman Empire at the Peace Conference of 1919-1920, s. 116 ve devamı
  3. ^ UK Parliament, Hansard, Commons: 26 February 1920, Commons Chamber, Orders Of The Day, Turks And Constantinople; Cabinet Papers, Cab-23-20, The Turkish Peace Treaty, s. 6-7; CAB 23 First World War conclusions, CAB 23/44b Original Reference "A" Minutes of meetings, 1917 6 Apr - 1919 10 Dec s. 75-78
  4. ^ CAB 23 First World War conclusions, CAB 23/44b Original Reference "A" Minutes of meetings, 1917 6 Apr - 1919 10 Dec s. 75-76
  5. ^ Lord Kinross, Atatürk, Bir milletin yeniden doğuşu, s. 245
  6. ^ Lord Kinross, Atatürk, Bir milletin yeniden doğuşu, s.245
  7. ^ Daleziou, Eleftheria (2002). "Britain and the Greek-Turkish war and settlement of 1919-1923: PhD thesis" [İngiltere ve Yunan-Türk savaşı ve 1919-1923 yerleşimi: Doktora tezi] (İngilizce). s. 107; (Documents on British Foreign Policy), DBFP, vol. IV, no 430, Notes of a meeting held at President Wilson's House in the Place des EtatsUnis, 27 June 1919, s. 652.
  8. ^ Harbord, James, Conditions in the Near East, Report of the American Military Mission to Armenia, April 13 1920, s. 17
  9. ^ CAB 23 First World War conclusions, CAB 23/44b Original Reference "A" Minutes of meetings, 1917 6 Apr - 1919 10 Dec s. 77
  10. ^ David Lloyd George, The Truth about the Peace Treaties, v. 2 (Gollancz, London: 1938), s. 1333
  11. ^ Paul C. Helmreich, From Paris To Sevres, The Partition of the Ottoman Empire at the Peace Conference of 1919-1920, s. 251 ve devamı
  12. ^ Daleziou, Eleftheria (2002). "Britain and the Greek-Turkish war and settlement of 1919-1923: PhD thesis" [İngiltere ve Yunan-Türk savaşı ve 1919-1923 yerleşimi: Doktora tezi] (İngilizce). s. 118-9
  13. ^ Paul C. Helmreich, From Paris To Sevres, The Partition of the Ottoman Empire at the Peace Conference of 1919-1920, s. 179 ve devamı
  14. ^ Nicolson, (Curzon: the last phase 1919-1925), 1934, s. 110
  15. ^ Ronaldshay, The Life Of Lord Curzon Vol-iii, (George Nathaniel Marquess Curzon of Kedleston), 1928, London, s. 262-264
  16. ^ Bennett, George Henry (2015). British Foreign Policy during the Curzon Period, 1919-24 s. 255; Minute by Hardinge, 14 October 1919, on memorandum by the Aga Khan, approximately 3 October 1919, 140890, FO371/4215
  17. ^ Demirhan, Hasan (2019). "Yunanistan'ın İzmir'i İşgalinde İngiltere'nin Rolü". Gaziantep University Journal of Social Sciences. 18 (4). ss. 1525-1526
  18. ^ CAB 23 First World War conclusions, CAB 23/44b Original Reference "A" Minutes of meetings, 1917 6 Apr - 1919 10 Dec s. 75
  19. ^ Cabinet Papers Record, Cab-24-95 s. 565-6
  20. ^ Ronaldshay, The Life Of Lord Curzon Vol-iii, (George Nathaniel Marquess Curzon of Kedleston), 1928, London, s. 266 (18 Nisan 1919)
  21. ^ Paşaların Kavgası, Kazım Karabekir, s.65
  22. ^ Cabinet Papers Record, Cab-24-95 s. 565-6
  23. ^ Cabinet Papers Record, Cab-23-20 s. 9-10-14
  24. ^ Cabinet Papers Record, Cab-23-35, s. 61-2
  25. ^ Cabinet Papers Record, cab-24-96 s. 38
  26. ^ Daleziou, Eleftheria (2002). "Britain and the Greek-Turkish war and settlement of 1919-1923: PhD thesis" [İngiltere ve Yunan-Türk savaşı ve 1919-1923 yerleşimi: Doktora tezi] (İngilizce). s. 155
  27. ^ TBMM Zabıt Cerideleri, C:1, 21. Oturum, s. 39
  28. ^ Βαρούτσος, Παναγιώτης (13 Haziran 2019). "Η Μικρασιατική Καταστροφή και η εμπλοκή των Μεγάλων Δυνάμεων" [Küçük Asya felaketi ve Büyük Güçlerin katılımı]. Peloponnese Üniversitesi (Yunanca). s. 93
  29. ^ Nicolson, (Curzon: the last phase 1919-1925), 1934, s. 254-256
  30. ^ T. Veremis, 'Two letters- Memoranda of E. Venizelos to Winston Churchill', Deltio Kentrou Mikrasiatikon Spoudon -Δελτίο Κέντρου Μικρασιατικών Σπουδών, 4 (1983), s. 347
  31. ^ a b Winston S. Churchill. Companion volume, Randolph Spencer, 1911-1968, s. 1267-1272. (21 Aralık 1920)
  32. ^ Nilüfer ERDEM, Yunan Tarihçiliğinin Gözüyle Anadolu Harekatı, 1919-1923, Doktora tezi, 2009, İstanbul, s. 286 ve devamı
  33. ^ David Lloyd George, The Truth about the Peace Treaties, v. 2 (Gollancz, London: 1938), s. 1348-1349.
  34. ^ Nicolson, (Curzon: the last phase 1919-1925), 1934, s. 258
  35. ^ Nilüfer ERDEM, Yunan Tarihçiliğinin Gözüyle Anadolu Harekatı, 1919-1923, Doktora tezi, 2009, İstanbul, s. 315-8
  36. ^ Daleziou, Eleftheria (2002). "Britain and the Greek-Turkish war and settlement of 1919-1923: PhD thesis" [İngiltere ve Yunan-Türk savaşı ve 1919-1923 yerleşimi: Doktora tezi] (İngilizce). s. 174
  37. ^ Bianchi, Viviana (2018). "Carlo Sforza and Diplomatic Europe (1896-1922)" [Carlo Sforza ve diplomatik Avrupa (1896-1922)] s. 166-168
  38. ^ a b «ΤΑ ΦΟΒΕΡΑ ΝΤΟΚΟΥΜΕΝΤΑ – ΣΑΓΓΑΡΙΟΣ ΕΠΟΠΟΙΪΑ ΚΑΙ ΚΑΤΑΡΕΥΣΗ ΣΤΗΝ ΜΙΚΡΑ ΑΣΙΑ», ΔΗΜ. ΦΩΤΙΑΔΗΣ, ΕΚΔ. ΦΥΤΡΑΚΗ, ΑΘΗΝΑ, 1974
  39. ^ Ronaldshay, The Life Of Lord Curzon Vol-iii, (George Nathaniel Marquess Curzon of Kedleston), 1928, London, s. 277
  40. ^ Daleziou, Eleftheria (2002). "Britain and the Greek-Turkish war and settlement of 1919-1923: PhD thesis" [İngiltere ve Yunan-Türk savaşı ve 1919-1923 yerleşimi: Doktora tezi] (İngilizce). s. 201
  41. ^ John Mavrogordato, Modern Greece: A Chronicle and a Survey, 1800-1931, MacMillan and Co. Limited, London 1931, s. 131
  42. ^ Michael Smith, Ionian Vision: Greece in Asia Minor, 1919-1922 , University of Michigan Press, 1999.
  43. ^ Ronaldshay, The Life Of Lord Curzon Vol-iii, (George Nathaniel Marquess Curzon of Kedleston), 1928, London, s. 278
  44. ^ Daleziou, Eleftheria (2002). "Britain and the Greek-Turkish war and settlement of 1919-1923: PhD thesis" [İngiltere ve Yunan-Türk savaşı ve 1919-1923 yerleşimi: Doktora tezi] (İngilizce). s. 176-7
  45. ^ Callwell, Charles Edward, Sir, Major-General. Field Marshall Sir Henry Wilson, bart., G.C.B., D.S.O., His Life and Diaries. v. ii. New York: C. Scribner's Sons, 1927, s. 244-294-313
  46. ^ Yusuf Hikmet Bayur, Türkiye Devletinin Dış Siyasası, s. 95
  47. ^ Smith, Michael Llewellyn (1999). Ionian Vision: Greece in Asia Minor, 1919-1922, s. 282
  48. ^ a b David Lloyd George, The Truth about the Peace Treaties, v. 2 (Gollancz, London: 1938), s. 1348-9
  49. ^ Matosyan, Mary Kilbourne (1962). The Impact of Soviet Policies in Armenia. Leiden: E.J. Brill. s. 30.
  50. ^ Nicolson, (Curzon: the last phase 1919-1925), 1934, s. 270-280
  51. ^ "Kurtuluş Savaşı'nda İşgal Kuvvetleri". 18 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Eylül 2015. 
  52. ^ "Zafer'in ardından ABD'ce gönderilen 13 Savaş Gemisi". 3 Aralık 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Eylül 2015. 
  53. ^ "ABD'NİN 1908-23 ARASI İSTANBUL'DAKİ KOMUTA VE İSTİHBARAT GEMİSİ". calameo.com. 3 Kasım 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mart 2021. 
  54. ^ Cabinet Papers Record, Cab-23-32, s. 18-9
  55. ^ ""Saltanatın kaldırılması", Nutuk, atam.gov.tr". 4 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 4 Şubat 2020. 
  56. ^ ""Cumhuriyet'in İlanını Hazırlayan Gelişmeler ve Saltanatın Kaldırılması", ait.hacettepe.edu.tr" (PDF). 12 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 4 Şubat 2020. 
  57. ^ TBMM tutanakları, Devre:1, Cilt:24, İçtima senesi:3, 1 Kasım 1922, s. 314-5
  58. ^ Cabinet Papers Record, Cab-23-32, s. 24
  59. ^ Cabinet Papers Record, Cab-23-32, s. 20
  60. ^ TBMM Tutanakları, C:27, 2. Celse, 21 Şubat 1923, s. 1291-7
  61. ^ Ronaldshay, The Life Of Lord Curzon Vol-iii, (George Nathaniel Marquess Curzon of Kedleston), 1928, London, s. 338
  62. ^ TBMM Tutanakları, C:27, 3. Celse, 7 Şubat 1923, s. 1284-5
  63. ^ Kurtuluş Savaşında Musevi Cemaati ve Hahambaşı Hayım Nahum Efendi 12 Ağustos 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Genelkurmay Başkanlığı (Türkiye), 2003.
  64. ^ Cabinet Papers Record, Cab 23/45, s. 41
  65. ^ Dockrill, Michael (1993). "Britain and the Lausanne Conference, 1922-23". The Turkish Yearbook. XXIII.
  66. ^ Cabinet Papers Record, Cab 23/45, s. 149
  67. ^ T.C. Anayasası Md. 87
  68. ^ "House of Commons". Hansard. 16 Temmuz 1924. 18 Ekim 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  69. ^ a b LEAGUE OF NATIONS, Treaty Series, Publication of Treaties and International Engagements registered with the Secretariat of the League of Nations, VOLUME XXVIII, 1924 NUMBERS 1, 2, 3 and 4.
  70. ^ Fuat İnce, Lozan Barış Antlaşması ve Ege Adaları sayfa:122, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 53 (Lozan Antlaşması Özel Sayısı)
  71. ^ TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 33, sayfa: 354
  72. ^ Yücel, Özge: "Lozan Barış Antlaşması'nda Azınlıklar", http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=11786 18 Ocak 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (11 Şubat 2007)
  73. ^ TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 27, sayfa: 215
  74. ^ Çağla D. TAĞMAT, LOZAN BARIŞ KONFERANSI’NA YUNANİSTAN TARAFINDAN BAKIŞ: VENİZELOS’UN DÜNYASINDA LOZAN, sayfa:162, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, XIV/29 (2014-Güz)
  75. ^ "Full text of the Treaty of Lausanne (1923)". New York: Carnegie Endowment for International Peace. 23 Aralık 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  76. ^ TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 12, sayfa: 347
  77. ^ TDV İslam Ansiklopedisi, cilt: 25, sayfa: 380

Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]

Benzer Makaleler